KAVRAMLARLA KURÂN-I KERİM'E BAKIŞ

 

Ahmed Hulûsi'de Kavramlar-Av.Asuman Bayrakcı

 

 

AVAM

  • Gördükleri kadar düşünen, bedenî zevk ve menfaatler peşinde koşan, önce kendisini düşünen insanlar

 

NEFSİ EMMARENİN GEREĞİNİ YAŞAR!

"Halife olma" özelliğini hissedip yaşayabilmek için tasavvufta yedi mertebe vardır. Nefsin kendini tanıma mertebeleri olan yedi mertebe..

Avam, yani bütün beşer normal olarak "Nefs-i Emmare" diye târif edilen mertebenin gereğini yaşarlar.

"Nefs-i Emmare".. Bedene dönük bir yaşam biçimi.. Kendini beden kabul etme ve bedene dönük arzu ve istekleri yerine getirir tarzda yaşam biçimi!

ALDIKLARINI AYNEN NAKLEDER

Avam, kendinden evvelkilerden aldıklarına, kendinden bir şeyler eklemeden sonrakilere devreden kişiler topluluğudur.

GÖRÜNÜŞE GÖRE HÜKÜM VERİR!

Avam, sûrete ve olayların o andaki görünüşüne göre hüküm verendir!.

 

BÜTÜN YAPTIKLARI, KENDİSİ İÇİN PERDE OLUŞTURUR

 “Avâm”, gördükleri kadar düşünen, bedenî zevk ve menfaatler peşinde koşan, önce kendisini düşünen insandır.

Böyle olunca da, bütün bu yaptıkları, meşgalesi kendisi için perde oluşturur. Ki bu perde de “zûlmet perdesi”dir!

 

 

GÖZÜNDEKİ EN YÜKSEK MERTEBE, “AŞK”TIR!

 

Dervişler, “aşk” peşinde koşar; kemâl ehli ise “haşyet”i yaşar!

Avamın gözünde, en yüksek mertebedir “aşk”, ve de Mülhime!. Nereden bilsinler ondan yukarısını gariplerim!. Evliya, zaten gizli; avam bilemez ki Mutmainne ve yukarısını!

“Mârifet”e ermek içindir, “aşk”; Mülhime’de yaşanır! En kestirme yoldur “aşk” Allah’a ermek için!… Bir girdi mi insanın içine, artık hiç bir şeyi görmez gözü insanın aşkına ermek için!. Ne mal ne para ne evlat ne karı veya koca!..

Tek amacı âşık olduğuyla BİR’leşmektir insanın…

En güzel ikilik yaşamıdır o!

 KENDİSİNDE “ İLİM SIFATI ” ZÂHİR OLMADIĞI İÇİN

EN YÜKSEK MERTEBE OLARAK “AŞK”I BİLİR ;

“MÜLHİME”Yİ ALGILAR 

 Kendine yönlendirmek istediklerine, yani “fenâ” ehline, yani Mülhime ehline ise “aşk” bağışlar!.

Avam en yüksek mertebe olarak “aşk”ı bilir, Mülhime’yi   algılar!… “Fenâ”dan ötesine aklı ermez; çünkü “İlim Sıfatı” onlarda zâhir olmamıştır!.

Avamın aklı, talebeye erer!…

“Aşk” ehli talebe sınıfındadır… Okul ehlidir!.

Nereden anlasınlar onlar Tebrîz’li Şemsi!

Sonsuzluktaki sonsuz oluşları, kemâlâtı seyr hâlinin adıdır gerçekte,  “haşyet”; ki celâlin kemâlinden gelir!

Aşk ehli ise cemâlidir celâlin!…

Bebeleri, “aşk”la emzirin ki, büyüyüp Allah’a ersinler!

Allah’ın “Aşk” ismi yoktur; “Mârifet” sıfatı, “irfan” vasfı olmadığı gibi; ama “İLİM” sıfatı vardır!

Allah’ın kendini târifi, “İLİM” iledir; “Mârifet” ile değil!.

Mârifet”, kulun Allah’a bakışındadır!… “İLİM” ise “O”nun yarattıklarına bakışı!.

İlim” sıfatını âşikâra çıkarttıklarında, “haşyet” olur; ve bu yüzdendir ki Kurân, “İlim sahiplerinde haşyet olur” der!

TEDBİR ALIR AMA

TEVEKKÜL’DEN UZAKTIR!

Dünya hikmet yurdudur; ve bu dünyada oluşan her şey, kendinden evvelki sebepler etkisiyle yönünü bulur… Bu yaratan Allah’ın sistem ve düzenidir.

Bir olaya karşı, “tedbir almayarak tevekkül ettiğini”, söyleyenin hâli, takdirinde, tedbir alma durumunun söz konusu olmayışındandır!.

Kim, ne zaman, nerede, hangi şartlar altında tedbir alarak, o olaya yön veriyorsa, bu da, takdirin o istikamette oluşundandır!.

Tevekkül, olaya tedbirle yaklaşmamak değil; ne olursa olsun, olanın Allah’ın takdiriyle bu şekilde meydana geldiğini görmektedir!.

“Allah’ı -özünde- vekil tutmak”, bâtınen tedbir alma kuvvesini devreye sokmaktır; işi başkasına ve dışındaki tanrıya havale etmek değil! Burayı iyi anlamaya çalışın.

Avam, tedbir alır; tevekkülden uzaktır!.

AVAM’IN NAMAZI

Mülk âleminin namazı...

Beden boyutunun namazıdır... Avamın namazıdır!

Namaz, yöneliştir! Yönelişin neticesi olarak istek, duadır! Ama öyle bir dua ki, edenin içinde yok olduğu bir dua!

Namaz, vehmî benlikle başlar, secdedeki "yokluk"la tamam olur.

Önce bildiğimiz klâsik namazdan sözedelim;

Bu namaza duran kişi, Allah'a kulluk gayesiyle, "Allahû Ekber" diyerek başladığı zaman, önce bu kelimenin mânâsını düşünerek konsantre olmaya çalışır.

"Allahû Ekber" demek, Allah "büyüktür" ya da "en büyüktür" gibi bir anlama alınmaz. Çünkü Allah "büyüklük" kavramından münezzehtir!

Allah'ın, misli, dengi, benzeri, makro ya da mikro plânda bir ikincisi yoktur ki, "ondan büyüklüğü" bahis konusu edilsin!

"Ekber" kelimesini, "Allah" ismi yanında gördüğümüz zaman, asla normal biçimde, herhangi bir şeyden büyüklük olarak anlıyamayız. Çünkü, az önce de söylediğim gibi, O'nun daha büyük olduğu, ikinci bir varlıktan sözetmek mümkün değildir.

Öyle ise, "Ekber" kelimesini "Allah" ismiyle bütünleşmiş olarak gördüğümüzde nasıl yorumlayacağız..?

"Allahû Ekber" kelimesinin Türkçe anlamını, düşünebildiğimiz kadarıyla şöyle yorumlayabiliriz;

Sonsuz - sınırsız olması sebebiyle, tüm varlıkta kendinden başka bir vücûd sahibi olması mümkün olmayan büyüklük! Evet, bir şeyden büyük değil, "büyüklük" sahibi!

İşte bu "büyüklüğü" şayet hissedersek ve bu şekilde "Allahû Ekber" diyerek namaza başlarsak; daha sonra okuyacağımız âyetler ve rükû ve secdeler ile namazı "ikâme" etmeye çalışmış oluruz.. Gücümüz yettiğince, ilmimiz elverdiğince...

Bu ikâme sırasında, kişi kendini yaratan varlığa, hamdeder, şükreder, isteklerini arzeder ve ondan kendisine icâbet etmesini bekler. Bu şekilde bir fiil ortaya koyması istendiği; emredildiği için; bu emri yerine getirmek üzere bu namazı edâ eder!

İşte bu, avâmın namazıdır.Beden boyutunun namazıdır!

AVAM’IN ORUCU

Oruçlu kişinin bedeninin orucu vardır ki nasıl olduğu herkes tarafından bilinir. Yemek, içmek, cinsel münasebet gibi fiillere, dedikodu, gıybet, aldatma gibi hâllere düşmekten kişinin kendinin muhafazası gereklidir bu oruçta! Avamın orucudur bu!

 

AVAM’IN “GİZLİ ŞİRKİ”

İşte kişinin, Alim, Mürid, Kadir, Muktedir, Mütekellim isimlerinin mânâlarını, birimlerin kendi aslî vasıfları şekilde kabul etmeleri, "cüzi ilim", "cüzi irade", "cüzi kudret", "cüzi kuvvet" var sanmaları "gizli şirk"tir!

Çünkü sonsuz-sınırsız AHAD olan ALLAH "cüzîyet" kavramını kabul etmez..."Cüzîyet" müşâhedesi ise "gizli şirk" hâline yol açar!

Avâmın, cüzîyet görüşü, "gizli şirk"tir...

AVAM,

NEFSİNDEN GÜNAHI ÇIKARTMALIDIR!

 “Yâ Gavs. Tövbeyi istersen, önce nefsinden günahı çıkarmalısın… Sonra kalbinden hâtırasını çıkarmalısın! İşte o zaman bana vâsıl olursun! Aksi halde müstehzîlerden olursun!

Avâm’ın “nefsinden günahı çıkartması”, günah olan fiilleri terketmesidir.

“AVAM”DAN ÇIKIŞIN İLK İŞARETİ

Kendinizde, her an her şeyi terkedebilecek gücü bulduğunuz sürece, ölüme hazırsınız demektir!.. Bu, avamdan çıkışın işaretidir!.


KUR'ÂN-I KERÎM ÇÖZÜMÜ

2012 ® RADYO YANSIMALAR web sitesi. 24 saat yayın

www.allahvesistemi.org