.

 

 

 "DOĞU" VE "BATI"

"DOĞULAR" VE "BATILAR"

  • Enfüs ve âfak

  • Mekân ve zaman

  • Maşrik ve mağrip

  • Yaşadığımız boyutun ve ölümötesinin enfüs ve âfakları

  • Varlığın hakikati ve "Sistem" bilgisi...

  • Parlayıp açığa çıkan ve sönüp yok olan...

  • Dünya ve ölüm ötesi yaşam boyutu

  • Dünya ve kabir âlemi

  • (Doğuş mahalli)- (batı veya batış-kayboluş-ölüm)

  

 (Soru: Şuarâ 28'de ''Doğunun ve batının Rabbi..

Rahman 17'de "'İki doğunun ve iki batının Rabbi".. ve

Meâric 40'da "Doğuların ve batıların Rabbi'' tanımlamalarındaki "DOĞU ve BATI" tâbirleriyle neye işaret edilmektedir?)

 

Doğu ile enfüs, batı ile de âfâk kastediliyor benim anladığım kadarıyla.... Bir diğer mânâsıyla da yaşadığımız âlem ile ölümötesi boyutun enfüs ve âfâklarına da işaret edilmiştir.

 

“DOĞU” V E “BATI”

(Mekân ve zaman)

Allah, semâların ve arzın nûrudur (NÛR ilimdir, semâlar ve arzın hakikati ilimden ibarettir)! O'nun nûrunun (ilminin varlığı ve açığa çıkışı) misali şuna benzer: İçinde lamba (bilinç) bulunan bir kandil (beyin) gibidir... O lamba da bir sırça (kalp-şuur) kapsamındadır! O sırça (şuur) sanki inciden bir yıldız (yaradılış amacına göre işlevlenmiş Esmâ bileşimi) gibidir ki, doğu ve batıya (mekân ve zamana) ait olmayan mübarek bir ağaçtan (insanî hakikatin), yani zeytinden (TEK'lik şuuruna sahip olması) tutuşturulur! O ağacın yağı (şuurdaki hakikat müşahedesi) neredeyse kendisine bir nâr (arınma çalışmaları) dokunmasa da ışık saçar! Nûr'un alâ nûr'dur (Esmâ ilminin birimsel ilim sûretinde açığa çıkışı)... Allah (insanın hakikati olan Esmâ mertebesi) dilediği kimseyi kendi nûruna (kendi hakikati ilmine) erdirir! Allah insanlar için misaller veriyor... Allah her şeyi (Esmâ özellikleriyle o şey, olduğu için) Bilen'dir.

 (O Nûr = hakikat ilmi) Allah'ın, yükseltilmesine ve içlerinde (şuurda) kendi isminin (işaret ettiğinin) zikredilmesine (hatırlanıp müşahedesine, Esmâ'sının elvermesiyle) izin verdiği evlerdedir (beyin-bilinç)! Sabah-akşam (âfakî ve enfüsî seyirde) oralarda (o evlerde) O'nun tespihindedirler! (Nûr/35-36)

 

YERYÜZÜNÜN DOĞULARI VE BATILARI

Hor görülüp güçsüz bırakılmış topluluğu, içinde bereketler oluşturduğumuz yeryüzünün doğularına ve batılarına mirasçı kıldık... Rabbinin İsrailoğullarına olan o en güzel sözü, sabretmeleri sonucu yerine geldi. Firavun ve halkının yapageldikleri şeyleri ve dikip yükselttiklerini de yerle bir ettik! (A'raf/137)

 

 "İKİ DOĞUŞ YERİ"

(dünya ve ölüm ötesi yaşam boyutu)

 "İKİ BATIŞ YERİ"

(dünya ve kabir âlemi)

İki doğuş yerinin (dünya ve ölüm ötesi yaşam boyutu) Rabbidir ve iki batış yerinin (dünya ve kabir âlemi) Rabbidir.

Hakikat böyle iken, Rabbinizin (varlığınızı oluşturan Esmâ özelliklerinin-şuur ve bedeninizin) nimetlerinin hangi birini sayarsınız yalan?

Salmıştır (melekiyet ve hayvaniyet; şuur ve bilinç) iki denizi; kavuşup kucaklaşıyorlar.

Aralarında bir berzah var, birbirinin sınırını aşamıyorlar (ikisi de kendi boyutunda gereğini yaşıyor).

Hakikat böyle iken, Rabbinizin (varlığınızı oluşturan Esmâ özelliklerinin-şuur ve bedeninizin) nimetlerinin hangi birini sayarsınız yalan?

Çıkıyor onlardan inci ve mercan (çeşitli özellikler).

Hakikat böyle iken, Rabbinizin (varlığınızı oluşturan Esmâ özelliklerinin-şuur ve bedeninizin) nimetlerinin hangi birini sayarsınız yalan? (Rahman/17-23)

 

DOĞULARIN VE BATILARIN RABBİ

Rabb-ül âlemîn

Muhakkak ki sizin tanrınız (olarak düşündüğünüz) Vâhid'dir!

Semâların, arzın ve ikisi arasında olanların Rabbidir (Esmâ'sıyla açığa çıkaranı) ve doğu(ş)ların (açığa çıkacakların) da Rabbidir!(Saffat/4-5)

Firavun dedi ki: "Peki, Rabb-ül âlemîn nedir?"

 (Musa) dedi ki: "Semâların, arzın ve ikisi arasında olan şeylerin Rabbi (Esmâ'sından meydana getireni), eğer yakîn ehliyseniz (bilirsiniz)!"

 (Firavun) etrafında olanlara: "İşitiyor musunuz?" dedi.

 (Musa) dedi ki: "Sizin de Rabbiniz, önceki atalarınızın da Rabbi."

 (Firavun) dedi ki: "Size irsâl olunan bu Rasûlünüz kesinlikle cinnî etki altındadır." (Rasûllerin birçoğu hakikati dillendirdiğinde, cin etkisi altında olma ithamına maruz kalmıştır. A.H.)

(Musa) dedi ki: "Doğu, batı ve ikisi arasındaki her şeyin Rabbi... Eğer aklınızı kullanıyorsanız!" (Şuarâ/23-28)

O hakikat bilgisini inkâr edenlere ne oluyor ki sana şaşkın düşkün geliyorlar?

Sağdan ve soldan bölük bölük!

Onlardan her bir kişi, nimet cennetine dâhil olunacağını mı umuyor?

Hayır, asla! Muhakkak ki biz onları bildikleri şeyden (spermden) yarattık!

Doğuların ve batıların Rabbi olarak kasem ederim ki, gerçekten biz herşeye gücü yetenleriz!

Onların yerine onlardan daha hayırlısını getirmeye... Biz önüne geçilmeyen gücüz!

Bırak onları, vadolundukları süreçlerine kavuşuncaya kadar (dünyalarına) dalsınlar ve oynasınlar!

O gün kabirleri olan bedenlerden hızla fırlarlar! Sanki onlar dikilmiş putlara hızlıca koşuyorlar.

Gözleri dehşetten önlerine eğik, kendilerini de bir zillet kaplamış oldukları hâlde... İşte bu, vadolundukları o süreçtir! (Mearic/36-44)

 

“DOĞU” DA “BATI” DA ALLAH’A AİTTİR!

Maşrik de (doğu veya doğuş mahallî) mağrip de (batı veya batış-kayboluş-ölüm) Allah'a aittir! Ne yana dönersen Vechullah karşındadır (Allah Esmâ'sının açığa çıkışıyla karşı karşıyasın)! Muhakkak ki Allah tüm varlığı kapsar ve ilim sahibidir.

Dediler ki: "Oğul edindi!" Subhanallah! Bilakis semâlar ve arzda ne varsa O'na aittir ve her şey (kanitun) O'nun hükmünü yerine getiricidir!

Semâların ve arzın Bedî'dir (örneği benzeri olmadan icat edendir)... Bir işin olmasını dilerse "ol" der ve olur! (Bakara/115-17)

İnsanların, anlayışı kıt ve aşağılık yaşam ehli olanları "Onları eski kıblelerinden (Kudüs'ten Kâbe'ye) döndüren (gerekçe) nedir?" derler. De ki: "Batı da doğu da Allah'ındır. Dilediğine hidâyet eder, sırat-ı müstakime yönelmesi için."

Böylece, sizi insanlar üzere şahit, Rasûlü de sizin üzerinize Şehîd kıldık. Siz ümmeti Vasat'sınız (adalet ve Hakkaniyet üzere olan). Kendisine yöneldiğin kıbleyi, Rasûle tâbi olanlarla, ondan yüz çevirip geri dönenleri ayırt etmek için değiştirdik. Allah'ın hidâyet ettiklerinin dışındakilere bu olay çok ağır gelecektir. Allah imanınızı boşa çıkarmaz. Allah insanlara hakikatlerinden açığa çıkan Raûf ve Rahîm'dir.

Biz, vechinin semâda takallüb ettiğini (Hakk'ı müşahede âleminde hâlden hâle girdiğini) görmekteyiz. ("Hakk'ın vechi ne yana dönersen orada" gerçeğince, niçin illâ Kudüs'e bağlı kalayım, İbrahim'le davet ettiği Kâbe varken, düşüncesi.) Artık seni razı olacağın bir kıbleye elbette döndüreceğiz. O hâlde vechini (yüzünü-Hakk'ı müşahedeni) Mescid-i Haram'a (Kâbe-içi mutlak yokluk-gayb olana) döndür. Ve nerede olursanız olunuz "vech"lerinizi O'nun tarafına döndürün. Muhakkak ki kendilerine Kitap (hakikat ve Sünnetullah bilgisi) verilenler bilirler ki o, Rablerinden bir HAK'tır! Allah onların hakikatleri olarak, yaptıklarından gâfil değildir. (Bakara/142-144)

 

YÜZÜNÜZÜ VEYA ŞUURUNUZU DOĞUYA VEYA BATIYA

(Varlığın hakikati veya sistem bilgisine) ÇEVİRMENİZ

 İŞİN HAKİKATİNİ YAŞAMAK DEĞİLDİR…

Vechlerinizi (yüzünüzü veya şuurunuzu) doğuya veya batıya (varlığın hakikati veya sistem bilgisine) çevirmeniz BİRR (işin hakikatini yaşamak) değildir. Asıl BİRR, "B" işareti kapsamında Allah'a iman edip, gelecekte yaşanacak sürece, melâikeye (algılanıp fark edilemeyen varlığın hakikati olan Allah Esmâ'sının kuvvelerine), Kitaba (varlığın hakikati ve Sünnetullaha), Nebilere iman eden; Allah sevgisiyle malı, akrabaya, yetimlere, miskinlere, yolda kalmışlara (yuvasından-vatanından ayrı düşmüş), yardım isteyenlere, kölelikten kurtarmaya veren; salâtı ikame eden (Allah'a yönelişinin bilfiil hakkını veren), zekâtını veren (Allah'ın kendisine bağışladığından bir kısmını karşılıksız paylaşan), söz verdiğinde sözünde duran, sıkıntı, hastalık ve şiddete maruz kaldığında buna dayanandır. İşte bunlar sadıklar ve korunanlardır. (Bakara/177)

 

DOĞU"NUN (parlayıp açığa çıkanın) VE "BATI"NIN (sönüp yok olanın) RABBİNE

 (Tanrı yoktur; sadece HÛ") YÖNEL;

(Her şeyden kesilip sırf O'na yönel!)

O'NU VEKİL EDİN!

Rabbinin ismini zikret (hatırla) ve her şeyden kesilip sırf O'na yönel!

Rabbidir doğunun (parlayıp açığa çıkanın) ve batının (sönüp yok olanın)! Tanrı yoktur; sadece HÛ"! O hâlde O'nu vekîl edin!

Onların dediklerine sabret ve onlardan güzel bir ayrılış ile ayrıl!(Müzemmil/8-10)

yazdir

    Tüm Kavramlar Programı

Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED'in (aleyhisselâm) bildirip açıkladığı "ALLAH" ismiyle işaret edilenin hakikatinin ne olduğunun öğrenilmesi ve "DİN" denilen yaşam sisteminin bu vizyonla değerlendirilebilmesi için, tüm insanlarla karşılıksız paylaşılmak üzere hazırlanmıştır. Tüm yayınlarımızı ücretsiz okur; dinler, bilgisayarınıza indirebilir, çoğaltabilir; YAZAR ve KAYNAK BELİRTMEK ŞARTIYLA her yoldan bütün çevrenizle paylaşabilirsiniz. Allah ilmine karşılık alınmaz. Prensibimiz maddî ya da manevî karşılıksız paylaşımdır.

www.allahvesistemi.org