KAVRAMLARLA KURÂN-I KERİM'E BAKIŞ

 

Ahmed Hulûsi'de Kavramlar-Av.Asuman Bayrakcı

 

HİKMET

  • "Sünnetullah" ilmi...

  • "Din" ilmi... "Sünnetullah" marifeti...

  • Allah Esmâ'sının âlemlerde oluşturduğu sistem ve düzenin çalışması...

  • "Bilgi"nin açığa çıkış sistemi...

  • Varlığın oluş sistem ve düzenini, oluş mekanizması...

  • "Sistem ve düzen"in gerçekleri...

  • Sebepler İlmi...

  • Oluşum sistemi bilgisi...

  • Kudretin, vesileyle örtülerek açığa çıkarılması işlevi...

  • Her "şey"in oluş sistem ve düzeni...Her "şey"in Hak tarafından yaratılma sebebi...      Her fiilin oluşunda yatan sebep- gerekçe...

  • "Özbenliğinizin" vasfı...

  • Sistemli düşünme aklı...

  • Her şeyin nedenini, niçinini, nasılını bilme-anlama ilmi...

  • Yaradılışın sırrına erenin ağzından dökülen sözler...

  • Velinin sükûtu; ‘’Ârifi billah’’ın seslenişi...

  • Doğayı değerlendirebilme aracın...

  • Her şeyin oluş sistemini; hangi oluşların o şeyin olmasına yol açtığını düşünme ve değerlendirmeye vesile olan ilim...

 

VAROLUŞ HİKMETİ,

TEK BİR HÂKİM-İ MUTLAK’IN

HERŞEYİ AMACINA GÖRE OLUŞTURMASIDIR!

Tanrı” kavramıyla şartlanmış bir beyin olarak olaya bakarsak, yukarıdan birinin, yeryüzünde yaşayan birisine yolladığı kurallarla, yaşanılan olaylara “hüküm verme” olarak, konuyu değerlendirebiliriz.

Ancak bunun ötesinde…

“"ALLAH" İsmiyle işaret edilenin, ne olduğunu fark edip, sonuçlarını tefekkür edebilecek bir kapasiteye sahip isek…

Bu defa görürüz ki…

Evrende TEK BİR Hâkimi Mutlak vardır ve her zerrede, her an, sadece O’nun “hükmü” geçerlidir!.

Mutlak Hâkim, mutlaka bir amacına dönük olarak oluşturmaktadır her şeyi; ki bu da, o şeyin varoluş hikmetidir!

 

HİKMET YURDU

HİKMET YURDUNUN BÂTINII

  • Bilinçlerin konuştuğu boyut

  • İlim mertebesi

  • "Kudret" yurdu

  • Her şeyin akılla seyredildiği boyut

  • Aklın geçerli olmadığı mertebe

Vücud, varlık yalnızca "Esmâ mertebesi" tanımlamasıyla işaret edilene aittir! İlmiyle ilmini ilminde seyretmektedir, ifadesi dahi "şe'n"i itibarıyla aynıyla "Esmâ" olan bu mertebedeki seyrine işaret etmektedir. Bu mertebede, ilimde yaratılmış sûretlerle, seyir ve tedbirât yürümekte olup; "âlemler vücudun kokusunu bile almamışlardır" uyarısı bu yüzden yapılmıştır. Zerre, bu mertebedeki seyreden, "küll" seyredilendir! İsimlerle işaret edilen kuvveler ise "melek" ismiyle tanımlanmıştır ki; "insan"ın dahi hakikati budur; farkındalığını yaşamak süreci ise "Rabbinin likâsına kavuşmak" diye anlatılmıştır! Bunu keşfettikten sonra, devamının gelmemesi ise feci cehennem yanışı olarak anlatılmıştır! Burası "Kudret" yurdudur, "kün" hükmü buradan çıkar; İlim mertebesidir; aklın burada geçerliliği yoktur! "Hikmet" yurdunun bâtınıdır! Hikmet yurdunda olup biten her şey ise akılla seyredilegelir; burada bilinçler konuşur! Efâl âlemi ise, bu boyuta (kudret yurduna) göre, tümüyle hologramik (zıll-gölge) vücud-varlık ve yapıdır! Algılayanın algılama kapasitesine göre var olan paralel veya çoklu evrenler, içindekiler ile maden, nebat, hayvanat (insansı) ve cin âlemlerine ait tüm tedbirât ve tasarruf "mele-i âlâ" hükmü ile buradan açığa çıkar! Rasûller ve vârisleri velîler, "mele-i âlâ"nın yani Esmâ kuvvelerinin yeryüzündeki dilleridir! Bütün bunlar dahi, hep Esmâ mertebesinde ilimde olup biten seyirlerdir! "İnsan"ın hakikati dahi bu anlamda "melek"tir ve melek oluşunu hatırlamaya ve gereğini yaşamaya davet edilmektedir gerçekte! Bu konu çok daha derin ve detaylı bir konudur... Anlattığımız ilimden nasibi olmayan ise, farklı boyut ve mertebelerden seyri dillendiren anlatımı, çelişkili bulabilir. Ne var ki, biz, 21 yaşında 1966 yılında kaleme aldığımız "Tecelliyât" isimli kitabımızda dillendirdiğimiz şaşmaz doğrultudaki müşahedemizi, kırk beş yıllık süreçte, tahkike dayalı olarak, insanlıkla paylaştık kulluğumuzun sonucu olarak; kimseden maddi veya manevî bir karşılık beklemeden. Açıkladıklarımız, "el malı" değil, "Allâh hibesidir"! Şükrünü edâ etmem ise mümkün değildir! Bu nedenledir ki anlattıklarımızda hiçbir çelişki yoktur. Var sanılıyorsa, bu, aradaki bağlantıları kurmaya yeterli veritabanı olmamasındandır!

ara.jpg (366 bytes)

 

HİKMET DOLU KUR'ÂN

"Kur'ân-ı Hakîm"

Yâ Siiin (Ey Muhammed)!

Ve Kur'ân-ı Hakîm (ve bildirdiği Hikmet dolu Kur'ân)!

Kesinlikle sen Rasûllerdensin.

Sırat-ı müstakim üzeresin.

Azîz ve Rahîm'in sende tafsilâtlı olarak açığa çıkardığı ilim ile!

Ataları uyarılmamış, bu yüzden (hakikatlerinden, Sünnetullah'tan) kozalı olarak yaşayan bir toplumu uyarman için. (Yâsin/1-6)

ara.jpg (366 bytes)

 

HİKMET DOLU HAKİKAT BİLGİSİ KAYNAĞININ

( "Kitab-ı Hakîm"in)

İŞARETLERİ

Eliif, Lââm, Ra... İşte bunlar Kitab-ı Hakîm'in (hikmet dolu hakikat BİLGİsi kaynağının) işaretleridir. (Yunus/1)

ara.jpg (366 bytes)

 

HİKMETLER BİLGİSİ

  • Hikmet dolu Bilgi metinleri...

  • Her şeyin bilgisi

  • "Zebur"...

 

Emrimiz (hüküm ve oluş) tektir; göz kırpması gibidir (Allah'a göre "AN" içinde olmuştur)!

Andolsun ki sizin benzerlerinizi helâk ettik... Bunu bir düşünen yok mu?

İşledikleri her şeyin bilgisi zeburlardadır (hikmet dolu bilgi metinlerinde). (Kamer/50-52)

ara.jpg (366 bytes)

 

AMACI TAM AÇIKLAYAN HİKMETLİ ANLATIM…

“Hikmeti bâliğa”

Yaklaştı o saat ve Kamer (Ay) yarıldı!

Eğer bir mucize görseler yüz çevirir ve: "Olağan bir sihirdir" derler!

Yalanladılar ve hevâlarına (nefslerine hoş gelen şeylere, sonu boş arzularına) tâbi oldular! (Oysa) her hükmün gereği açığa çıkacaktır!

Andolsun ki onlara içinde vazgeçirici özellik ihtiva eden haberlerden gelmiştir.

Hikmeti bâliğa (amacı tam açıklayan hikmetli anlatım) verilmiştir! Ne var ki uyarmalar (anlayışı kıtlara) fayda vermiyor!

O hâlde onlardan yüz çevir! O çağırıcının çok dehşetli, korkunç olaya çağırdığı süreçte... (Kamer/1-6)

ara.jpg (366 bytes)

 

HİKMETLİ ZİKİR

Olayların hikmetini açıklamak.

ara.jpg (366 bytes)

 

BÜTÜN İŞLERİN HİKMETİ

“YOK”LUK HÂLİ İÇİNDE FARK EDİLİR…

Ha (hayat), Miiim (ilim-Hakikat-i Muhammedî);

Kitab-ı Mubîn (apaçık Sünnetullah ve hakikati Bilgisi).

Biz Onu mübarek bir gecede ("yok"luk hâlinin yaşandığı anda) inzâl ettik! Uyaranlar biziz!

Bütün işlerin hikmeti onda (o "yok"luk hâli içinde) fark edilir; (Duhan/1-4)

ara.jpg (366 bytes)

 

“HİKMET”İ(oluşum sistemi bilgisini) ÖĞRETMESİ İÇİN

KENDİLERİNDEN RASÛL

(İnsanlara Hakikati bildiren Esmâ'nın açığa çıkmış sûretini )

BÂ’S ETTİ(oluşturdu).…

Semâlarda ve arzda her ne varsa; Melîk, Kuddûs, Azîz ve Hakîm olan (dilediği mânâları açığa çıkarması için onları yaratan) Allah'ı (işlevleriyle) tespih etmedeler!

O ki, ümmîler içinde kendilerinden Rasûl bâ's etti ki, onlara O'nun işaretlerini okuyan, onları saflaştıran ve onlara Kitabı (hakikat ve Sünnetullah BİLGİsi) ve Hikmeti (oluşum sistemi bilgisi) öğretsin. Oysa onlar daha önce apaçık bir inanç sapıklığı içindeydiler.

Onların dışında, henüz kendilerine katılmamış başkalarına da (O Rasûlü bâ's etti)! O Azîz'dir, Hakîm'dir.

İşte bu Allah'ın fazlıdır, onu dilediğine verir! Allah azîm lütuf sahibidir. (Cum’a/1-4)

ara.jpg (366 bytes)

 

ALLAH,  “HİKMET”İ

(Din ilmini, Sünnetullah marifetini)

İNZAL ETMİŞTİR(Bilincinde açığa çıkarmıştır)

Eğer senin üzerinde Allah fazlı ve "HÛ"viyetinin rahmeti olmasaydı, onlardan bir taife seni saptırmaya elbette yeltenirdi... (Oysa) onlar ancak kendilerini saptırırlar! Sana hiçbir zarar veremezler! Allah sana Kitabı (Hakikat bilgisini) ve Hikmeti (Din ilmini, Sünnetullah marifetini) inzâl etmiş (Esmâ boyutundan bilincine ulaştırmış) ve bilmediğini sana öğretmiştir... Allah'ın sana lütfu Azîm'dir.

Onların gizli toplanma ve görüşmelerinin çoğunda hayır yoktur! Ancak bir yardımlaşma veya hayır için; gereği veya ara düzeltmeyi öngören (bu tür hayırlı bir aradalıklar) müstesna. Kim

Kim hakikat apaçık belli olduktan sonra Rasûle karşı gelir, iman edenlerin yolundan gayrına saparsa, gittiği yola terk eder sonunda da cehennemi boylatırız! Ne kötü bir yaşama dönüştür o! (Nisâ/113-115)

ara.jpg (366 bytes)

 

RASÛL, “HİKMET”İ

("Sünnetullah ilmi"-

“Bilgi”yi ve açığa çıkış sistemini-

Varlığın oluş sistem ve düzenini, oluş mekanizmasını-

Her şeyin oluş sistem ve düzenini)

ÖĞRETİYOR…

"Rabbimiz, onların içinde senin âyetlerini (âlemlerinde Esmâ'nın açığa çıkışını) onlara öğretip okutan, onlara Bilgiyi ve açığa çıkış sistemini (hikmeti) öğreten, onları arındıran Rasûl bâ's et (insanlara Hakikati bildiren Esmâ'nın açığa çıkmış sûretini oluştur)." Kesinlikle sen Azîz Hakîm’sin. (Bakara/129)

Nitekim, içinizden (hakikati dillendirmek üzere) Rasûl irsâl ettik (açığa çıkardık), âyetlerimizi (varlığın hakikati oluşumuza dair işaretleri) size tilavet ediyor (okuyup anlatıyor), sizi arındırıyor ve Kitabı (hakikat ve Sünnetullah bilgisini) Hikmeti (varlığın oluş sistem ve düzenini, oluş mekanizmasını) ve bilmediklerinizi öğretiyor. (Bakara/151/

 Andolsun ki Allah iman edenlere bir lütuf olarak, içlerinde nefslerinden bir Rasûl bâ's etti (aralarından kendi türlerinden bir Rasûl ortaya çıkardı) O'nun işaretlerini okuyor; onları arındırıyor, onlara hakikat bilgisini ve Hikmeti (her şeyin oluş sistem ve düzenini) öğretiyor. (Hâlbuki) onlar daha önce apaçık bir sapıklık içindeydiler! (Âl-i İmran/164)

ara.jpg (366 bytes)

 

HİKMET ÂLEMİ (Sebepler âlemi)

İÇİNDE YAŞANILMAKTADIR

Biraz önce vurgulamıştım ki; hangi özellik ve mânâları ortaya koymayı murad ettiyse, o özellik ve mânâlara uygun sûretlere bürünmüş ve o sûretlerin kendi şartları içinde bir takım fiilleri ortaya koyma yoluna gitmiştir.

Varlık, orijininde, zâtı itibariyle O mutlak varlık olmasına rağmen, o sûretlerin şartları içinde o fiilleri ortaya koymuştur.

İş bu yüzdendir ki, "İlâhi kanunlar" denen evrende geçerli sistem, o muhteşem mekanizma:

"Velen tecide lisünnetallahi tebdilâ."

"Allah`ın varediş sisteminde, kanunlarında, asla değişiklik olmaz!" (48/23 )

âyetinde belirtilen bir biçimde asla değişmez!.

"Doğa kanunu" da diyebileceğin sistem, 0 mutlak kanun koyucunun, sistem oluşturucunun dilediği bir biçimde hükmünü icra eder.

Yani, bir diğer anlatım ile;

Sebepler âlemi içinde yaşanılmaktadır... Varlık, tümüyle O`nun varlığından ibaret olmasına rağmen, yaşam tarzı, "O"nun içinde bulunduğu sûretin şartlarını yaşaması, ortaya koyması dolayısıyla, "Hikmet âlemi veya sebepler âlemi" biçiminde bir oluşum meydana getirmiştir...

Bundan dolayı da her birim, kendi yapısının, varoluş kapasitesinin içinde bir takım şeyleri oluşturmak mecburiyetindedir...

İşte, her bir birimin, takdir edilmiş bulunan bir özellik ve mânâyı ortaya koyması:

" Biz her şeyi kaderiyle halkettik". (Kamer 49)

 âyetinde vurgulanmıştır.

Ayrıca, bu hususu izah eden önemli bir açıklama da, Rasûlullah tarafından şöyle açıklanmıştır:

"Herkes ne için yaratıldıysa ona o kolaylaştırılır!.".

Yani, hangi gaye için meydana getirildi ise o birim, o gayeye göre programlanmıştır!. O programın gereği de, gereğini yapmak da ona kolay gelir ve onu yapar!.

Bu gerçeği bilmeyen, birime dışarıdan bakan kişi ise, "bu kişinin kendine özgü bir iradesi var ve bu irade ile bunları yapmaktadır." deyip; orada bir irade-i cüz`ün olduğunu var sayar... Halbuki, o, irade-i cüz denen şey, gerçekte, irade-i Küll`ün tâ kendisidir...

Külli programın, o birimden ortaya çıkması hâlinde aldığı isim "irade-i cüz"dür.

ara.jpg (366 bytes)

 

“HİKMET”İNİ DİLEDİĞİNE VERİR...

Şeytan (vehminiz) sizi fakirleşeceğiniz yolunda korkutur (bağış yapmaktan uzaklaştırır), çirkin şeyleri, cimriliği emreder!.. Allah ise kendinden bir mağfiret ve fazlından vermeyi vadeder. Allah Vâsî'dir, Alîm'dir.

Hikmeti dilediğine verir. Kime Hikmet verilmişse ona çok hayır verilmiştir. Bunu, derin düşünebilen akıl sahiplerinden gayrısı anlamaz. (Bakara/268-269)

ara.jpg (366 bytes)

 

HİKMET YURDU... DÜNYA!

Dünya hikmet yurdudur; ve bu dünyada oluşan her şey, kendinden evvelki sebepler etkisiyle yönünü bulur.  Bu, yaratan Allah’ın ‘’Sistem ve düzeni’’dir.

ara.jpg (366 bytes)

 

ÂHİRETTE

HİKMET KURALLARI GEÇERLİ DEĞİLDİR...

Dünya hikmet yurdudur. Her şey bir sebeple, bir vesile ile oluşur. Âhiret denilen ölümötesi yaşam ise kudret yurdudur; orada hikmet kuralları dünya fizik kanunları geçerli olmaz.

 ara.jpg (366 bytes)

 

ALLAH’IN TÜM FİİLERİ “HİKMET”TİR.

ANCAK,

 “HİKMET” İLE KAYITLANMAKTAN DA MÜNEZZEHTİR!

Allah'ın fâili hakikî olarak meydana getirdiği tüm fiiller, hiç bir ayırım sözkonusu olmaksızın "hikmet"tir!

Madem ki, Allah, bütün âlemleri, kendi sayısız-sınırsız ve sonsuz esmâsını seyir için meydana getirmiştir.Her an, bütün âlemlerdeki tüm fiillerin yaratıcısı Allah'tır. Öyle ise, O'nun bütün yaptıkları "Hakîm" isminin gereği olarak bir hikmete dayalıdır ve yerli yerindedir!

"Deme şu niçin şöyle,

Yerincedir ol öyle,

Bak sonuna, sabreyle,

Görelim mevlâ neyler,

Neylerse güzel eyler!

"Beyitlerinde Erzurumlu İbrahim Hakkı rahmetullahu aleyh bu hususa işaret ederek, yersiz bir şeyin olmadığını her şeyin yerli yerince meydana geldiğini anlamak ister.

Esasen, gerçekte ise olay, “mâsiyet” ve “tâat” kavramlarının çok ötesinde; Allah'ın, "lâ yus'âl" olarak dilediğince fiilini ortaya koymasıdır ki, biz buna "hikmet" deriz.

Gerçektir ki, Allah "hikmet" ile kayıt altına girmekten de münezzeh'tir!

Bu hususu da çok iyi idrâk etmek mecburiyetindeyiz.

ara.jpg (366 bytes)

 

KUL,

ALLAH’IN HİKMETİNİ YERİNE GETİRMEKTEDİR

"- Yâ Gavs, hatalı kullarımı fazl ve keremim ile müjdele; icab edeni de adl ve öcalmamla müjdele."

Denilmek isteniyor ki anladığımız kadarıyla; hatalı kullarımı fazl ve keremimle müjdele; yani yaptıkları bir takım kusurları kendilerinden gören kulları fazlım ve keremim ile müjdele ki; onların varlıklarında, özlerinde mevcut olan benim!

Hem zâhirdir hem Bâtın!

Onlar, o fiilleri nefslerine bağlayıp, bundan dolayı çok büyük üzüntüler çekerler. Halbuki benim hikmetimi yerine getirmektedirler.

Bu üzüntü ve pişmanlıkları dolayısıyla, Allah da onlara fazlını ve keremini müjdeliyor. Yani, onlara, fâili hakiki olduğunu idrâk ettirmek suretiyle, öyle bir ikrâmda bulunmuş olacak ki, bu onlar tarafından son derece büyük bir nimet olarak değerlendirilecek.

Zirâ, onlar idrâk edecekler ki belki de, kendilerinin bağımsız birer varlıkları olmayıp, Hakk'ın esmâsının zuhur mahalleridir!. Ve elbette ki onlar için çok büyük bir sevinç kaynağı olacaktır.

ara.jpg (366 bytes)

 

“NEFS”E BAĞLADIĞIN FİİLLER

  HÜKÜMDE “HİKMET”TİR!

Nefsine bağladığı fiillerin, özünde’Kulluk’’tur; hükümde, ‘’şirk’’!.

"NEFS"e bağladığın fiiller, özünde ‘’Kulluk’’tur; hükümde, ‘’hikmet’’!.

ara.jpg (366 bytes)

 

ÖZBENLİĞİNİZİN VASFI... "HİKMET!

Hikmeti nerede bulunsanız alınız; zira "özbenliğinizin" vasfıdır!.
  ara.jpg (366 bytes)
Hikmetleri tesbit, seslenişe vasıta olabilmeniz nisbetindedir.
Değerlendirmek, hikmetini idrâk ve gereğini tatbik etmekle mümkündür.
Câhil, suçlar!. Arif, hikmetini idrâk etmeye çalışır!.
Hikmet, yaradılışın sırrına erenin ağzından dökülen sözlerdir.
’Hikmet’’, velinin sükûtunda; ‘’Ârifi billah’’ın seslenişindedir!.
ara.jpg (366 bytes)

HİKMET... EHLİ İÇİN PIRLANTA!

HİKMET, basitlik kavramını yok etmiştir!.
  ara.jpg (366 bytes)
’Hikmet’’, ehli için pırlanta; gayrı için taştır!.
Mârifet, pırlantayla - taşı ayırt etmek, değil; pırlantaları değerlendirebilmektir!.
ara.jpg (366 bytes)

"HİKMET"İ GÖREMEDİĞİMİZ İÇİN

EKSİK-NOKSAN-KUSURLU GÖRME HÂLİNE DÜŞERİZ..

OYSA ALLAH HİKMETSİZ (SEBEPSİZ) HİÇBİRŞEY YARATMAMIŞTIR

   Allah’ı bilmede “Alim” ve “Hakim” isimlerinin mânâlarının kişiye açılması çok önemlidir.

Fakat, Allah’ı bilmede “Halim” isminin rolü, bunların hepsinin üstünde, fevkindedir.

“Halim” ismini biz hilm kelimesinden gelen biçimde, “yumuşaklık, hoşgörü, anlayışlı olma” gibi değerlendirebiliriz. Halbuki bu verdiğimiz anlam, beşeriyet itibariyle böyledir.

Peki Allah’ın ismi “Halim” olduğuna göre, Allah niye hoşgörülü, yumuşak, “Halim”? Burayı düşünmemiz lâzım…

Yunus’un dediği gibi, “Yaratılmışı hoşgörürüm, yaratandan ötürü” diyor.

Yaradılmışı hoşgörüyor…

Peki Allah niye yaratılmışı hoşgörüyor acaba?

O yaratılmışı yaratan kim?

Allah…

O’nu öylece yaratan kim?

Gene Allah…

Peki Allah, gereksiz, hatalı, yanlış imalâtta mı bulunmuş?

Hâşâ…

Hâşâ sözü bana şunu hatırlattı…

“Dedi: Sarhoş musun?

Dedim: Hâşâ! Postu meyhaneye serenlerdenim.”

Böyle bir deyiş var… Bunu hatırlatıyor ”hâşâ” sözü bana.

Allah, hatalı, kusurlu, eksik, yanlış yaratmaz!.

Allah’ın her yarattığı tam bir mükemmeldir!.

Mükemmelden de mükemmel olmayan iş sâdır olmaz.

Tam bir mükemmel yarattığına göre Allah, mükemmel olmayan bir şeyin o varlıktan meydana gelmesi mümkün olmaz.

Öyleyse Allah indinde mükemmel olmayan bir şey mevcut değildir.

Mükemmeliyeti göremiyorsak, bizim “mükemmeliyeti görememe mükemmeliyeti”yle yaratılmış olmamızdandır o.

Biz çevremizde, karşımızda, yaşamımızda mükemmel olmayan şeyler görüyorsak, o bizim o mükemmeliyeti görmeme kemâlâtıyla yaratılmış olmamızdandır.

Allah, sebepsiz, hikmetsiz hiç bir şey yaratmadığına göre, bizimse her sebebi ve hikmeti göremeyişimize göre, işte bu yüzden, eksik, noksan, kusurlu görme hali içine düşeriz.

Düşmeliyiz ki bu kesret, bu çokluk âlemi oluşsun.

Ama bu bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir.

“Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir, buna kanmayın!” diyor Kitap’ta.

Oturmuşsun rahat koltuğa, tiyatroyu sahnede seyrederken, oyunu seyret ama oyunculara kızma.

Çünkü senaryo öyle yazıldı senarist tarafından.

Biliyorsun ki, o oyuncu onu dövüyorsa, tekmeliyorsa, sövüyorsa, seviyorsa senaryo öyle yazıldığı içindir.

Câhilsen, gâfilsen oyuncuya kızarsın...

Ama biliyorsan, biliyorsun ki,,,  o oyuncu rolünün gereğini yapıyor, böyle bir oyun kurmuşlar; seyredersin.

Bu varlıkta mutlak tasarruf sahibi olan Allah ise, elbette ki dilediği senaryoyu yazmakta, dilediğine dilediği rolü vermekte, dilediğini dilediği gibi değerlendirmekte faili muhtardır, faili hakikidir ve bu anlayışla ben, Allah’ı anlayıp, değerlendirmezsem, ben çok mükemmel bir müşrik olarak, mükemmel bir şirk ehli olarak bu dünyadan geçer giderim.

İster rahmet oku ardımdan, ister okuma hiçbir faydası da yok!.

ara.jpg (366 bytes)

 

HİKMETİ SEZEMİYORSAN EĞER,

     HEMEN İTİRAZ ETMEKTEN KAÇIN!

     Eğer, vukû bulan hâdiselerin hikmetini sezemiyorsan, hemen itiraz etmekten kaçın ve o işin sonunu beklemeye çalış!. Şüphesiz ki işin hikmetini sezinlemek o zaman daha kolaylaşır. Böylece, sen de câhilane isyanlardan korunmuş olursun.

   İsyan etme; hikmetini görmeyi bekle!.

ara.jpg (366 bytes)

 

DOĞAYI HİKMETLE DEĞERLENDİREBİLİRSİN ANCAK…

Doğayı duygularında değil, hikmetle değerlendirebilirsin. Öyle ise, hikmet sahibi ol!.

ara.jpg (366 bytes)

 

AÇIĞA ÇIKAN HİKMET,

ÇIKMAMIŞLAR YANINDA BİR DAMLADIR!

Kendisinde açığa çıkan ilim ile yetinen, orada kalır ve ötesinden mahrum olur. Oysa açığa çıkan ilim ve hikmet, açığa çıkmamışlar yanında bir damla gibidir!.

ara.jpg (366 bytes)

 

HİKMETİN ÖTESİNE ULAŞMAK İÇİN…

İlim ve hikmetin ötesine ulaşmak isteyen, hiç bir zaman eline geçenle yetinmemeli; daima ötesini "NİYE" kelimesiyle araştırmalıdır!.

ara.jpg (366 bytes)

Mânevi mânâda abdest ise, duyularından ve organlarından sâdır olan fiillerden; yani bunları kendi yarattığını sanıp kendine maletmekten arınmaktır...

Her şey bir hikmete dayalı olarak Hak tarafından yaratılmaktadır; diyebilmektir!...

Ve hattâ, idrak edebiliyorsan eğer, Hakk’ı “hikmet”le kayıtlamaktan dahi kaçınmaktır!..

ara.jpg (366 bytes)

 

HERŞEYİN “HİKMET”İNE ERDİKÇE,

“SİSTEM”İN ÖYLE GERÇEKLERİNİ FARK EDECEKSİNİZ Kİ

ARTIK EVRENSEL KİŞİLİĞE YAKLAŞACAKSINIZ!

Geçen sohbette bir kelime üzerinde durmuştum...

"NİYE"...

Bu kelimenin önemini çok iyi anlamalıyız dostlar!.

Bir arkadaş bir şeyler anlattığı zaman, hemen cevabını yapıştırıveririz; hattâ sözünü yarıda keserek!..

Oysa bu davranış gelişmemişliği gösterir...

Önce o arkadaşımızın ne demek istediğini çok iyi anlamak gerekir... Bu da "NİYE" kelimesiyle olur!.

Yani böylece, onun anlattığı olaydaki düşünce şeklinin gerekçelerini anlamış oluruz.

Birçok ifade bize ilk anda yanlış gibi gelebilir...

Oysa gerekçesini dinlediğimizde, karşımızdakine hak vermek zorunda kalırız...

İşte karşımızdakine ne kadar çok "niye?" kelimesini sorarsak, konuyu o kadar derinliğiyle anlar ve yanlış yapmaktan -yanlış yargıda bulunmaktan kendimizi korumuş oluruz!.

Esasen insana yakışan en güzel davranış, düşünmektir!... Her konunun nedenini, oluş sistemini, gerekçelerini...

Hayatta hiç bir konuya kişisel gözle yaklaşmamak gerekir, saf gerçeği algılayabilmek için!.

Objektif ve global bakış açısı gereklidir, iyi değerlendirebilme yapmak için…

Bir yöreye, bir ülkeye, bir topluma GÖRE olan gerçeklerden değil; evrensel sistem içindeki yeri itibariyle o konuyu değerlendirmek önemlidir!.

Kozanızdan kurtulmak istiyorsanız, her şeyin hikmetini, oluş sistemini; hangi oluşların o şeyin olmasına yol açtığını düşünmeye çalışıp, sonra değerlendirmenizi yapın!.

Hikmete erdikçe, “Sistem”in öyle gerçeklerine yaklaşacak ve onları fark edeceksiniz ki, artık sınırlı ülke vatandaşı kişiliğiniz yanı sıra sınırsız evrensel gerçekler vatandaşı kişiliğine de yaklaşacaksınız!.

ara.jpg (366 bytes)

 

“HAKİM” ESMÂSI

      Her fiilinde bir hikmet, bir sebep, bir gerekçe yatan.

ara.jpg (366 bytes)

 

“HAKİM” İSMİNİN ZİKRİ

HERŞEYİN HİKMETİNİ, SEBEBİNİ; NEYİN NİÇİN OLDUĞUNU

ANLAMANIZA YOL AÇAR!

"HAKÎM" ismini zikretmeniz, sizin bir süre sonra, her şeyin hikmetini, sebebini, neyin niçin olduğunu anlamanıza yol açar. Eskiden bağlantısız sandığınız, gereksiz olduğunu düşündüğünüz pek çok şeyin aslında bir sistem içinde birbiriyle bağlantılı olarak yer aldığını idrâk edersiniz.

Yani, "ALLAH" ismi zikri; fizikteki bileşik kaplar sistemindeki gibi, bütün isimleri eşit oranda yükseltirken; "İSİMLER" zikri ise sadece kendi cinsinden olan terkibinizdeki manâyı güçlendirir. Ve bu yüzden de kişide çok kısa sürede önemli gelişmeleri farkedilir hâle getirir.

İşte bu sebepledir ki, biz, kendinde kısa süre içinde gelişme görmeyi arzu edenlere, "İSİMLER" zikri tavsiye ederiz.

ara.jpg (366 bytes)

Bizim tavsiye ettiğimiz zikirlerin, herhangi bir tarikat zikri ile alâkası asla yoktur!.

Tarikatsız ya da hangi tarikattan olursa olsun; kişi bu zikirleri yaptığı zaman, birkaç ay içerisinde neticelerini görmeye başlar!.

ara.jpg (366 bytes)

 

HİKMETE ERMEDE,

HİÇ AKLIMA GELMEYECEK ŞEYLERİN SIRLARINA

      ERMEMDE FAYDASINI GÖRDÜĞÜM ÂYETLER…

Okunuşu:

Kemâ erselnâ fiykum resûlen minkum yetlû aleykum âyâtina ve yüzekkiykum ve yuallimukumul kitabe vel hikmete ve yuallimukum ma lem tekûnu tâ’lemun.

Anlamı:

Size İÇİNİZDEN bir RESÛL irsâl eyledik ki sizi arındırıyor (temizliyor), size kitab ve hikmeti öğretiyor, bilemediklerinizi bildiriyor.

Bilgi:

Bakara sûresinin bu âyetini (151) yukarıda vermiş olduğum âyet-i kerîme ile birlikte bana öğreten, Abdülkerîm Ceylî hazretleridir. Bunlara devam ile sayısız faydalar hasıl oldu. "KİTAB’I OKUMADA", hikmete ermede, hiç aklıma gelmeyecek olan şeylerin sırlarına ermemde Takdiri Huda ile âyetlere devam etmenin çok büyük faydalarını gördüm!.

Biz fanîyiz, kısa bir süre sonra aranızdan ayrılır gideriz; ama isteriz ki biz de nîcelerinin hayra hikmete ermesine vesile olalım, ardımızdan üç ihlâs bir fatiha ile, "Allah râzı olsun" diyenlerimiz olsun!

Bu sebeple, çok istifâde ettiğim bu âyetleri burada sizlere açıklıyorum. Arzu edenler bu âyetlere günde yüz defa devam ederler!. Veya daha alâsı, önce birini günde bin defa ve oruçlu olarak kırk veya seksen gün devam ederler; sonra onu günde yüz defaya düşürüp ikincisini gene günde bin defa olarak kırk veya seksen gün yaparlar; sonra da her ikisine günde yüzer defa olarak devam ederler.

Kesinlikle bilelim ki bu âyetler Kurân-ı Kerîm’deki en değerli mücevherlerden ikisidir!.

Allah kolaylaştıra!.

ara.jpg (366 bytes)

 

HİKMET SİSTEMİNDE AÇIĞA ÇIKAN KUDRET SIRRI!

 Zâhir vardır, bâtın vardır, ledün vardır.

Ledün kelimesiyle işaret edilen her şey, o kişinin zâtından açığa çıkan Allah'ın kudretine işaret eder ki; buna şöyle de diyebiliriz.

Hikmet sisteminde açığa çıkan kudret sırrı!.

KUR'ÂN-I KERÎM ÇÖZÜMÜ

 

Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED'in (aleyhisselâm) bildirip açıkladığı "ALLAH" ismiyle işaret edilenin hakikatinin ne olduğunun öğrenilmesi ve "DİN" denilen yaşam sisteminin bu vizyonla değerlendirilebilmesi için, tüm insanlarla karşılıksız paylaşılmak üzere hazırlanmıştır. Tüm yayınlarımızı ücretsiz okur; dinler, bilgisayarınıza indirebilir, çoğaltabilir; YAZAR ve KAYNAK BELİRTMEK ŞARTIYLA her yoldan bütün çevrenizle paylaşabilirsiniz. Allah ilmine karşılık alınmaz. Prensibimiz maddî ya da manevî karşılıksız paylaşımdır.

www.allahvesistemi.org