KAVRAMLARLA KURÂN-I KERİM'E BAKIŞ

 

Ahmed Hulûsi'de Kavramlar-Av.Asuman Bayrakcı

 

 

“İMAN”

{Esmâ boyutu itibarıyla, algılananın  ötesi olduğu farkındalığı}

 

  • Fıtrî özellik

  • Yaradanın takdirinden

  • Hakikatini hissetmek

  • Bilinmeyene-görülmeyene inanmak

  • Üst bilincin, evrensel gerçekleri mantıksal bütünlük içinde değerlendirerek Sistem ve düzenin Yaratıcısını kabullenmek...

  • Tek bir Fâtır ve Yaratıcının dilediğince yarattığı olaylar içinde yaşadığımızı kabullenmek…

  • Tek bir gücün her şeyi dilediği gibi oluşturduğunu basiretiyle görme…

  • Kudret ve kuvvetin, her türlü te’sir ve tasarrufun yalnız Allah’a ait olduğundan emin olma…

  • Âlemlerin ve nefsinin Allah esmâsının açığa çıkışı olduğuna inanma

  • Kendinde açığa çıkan havl ve kuvvetin Allah'ın olduğunu yaşayan...

  • Aklın eremediğini-yetmediğini kabul etmek, inanmak

  • Görmediğine inanmak, kabullenmek

  • Hedefe varmak için yolda gerekli olan araç

  • Yolcunun ihtiyaç duyduğu hâl

  • Varlığındaki ilâhi ilim ve kudreti hissedebilmek için gerekli çalışmaları ortaya koymak

  • Yaşama bakış açısını oluşturan, olayları ve çevresini değerlendirmeyi sağlayan ve fiille bütünlenen araç…

  • Devreye girdiğinde, akıl ve duyguların geri çekildiği; hem aklın hem de duyguların üstüne çıkan güç…

  • Cehennemden çıkmanın tek anahtarı

  • Cehennem boyutundan kurtulup Cennet boyutuna geçmeyi sağlayan hâl…

  • Arınma

  • Bilincin, aklını kullanarak, önündeki çok çeşitli verileri değerlendirmek suretiyle gördüğünün ardındaki sınırsızlığı fark edip ona açılma yollarını araştırması, bilinç olan benliğinin bedensellik ötesi bir varlık olduğunu fark ve idrak etmesi sonucu o yolda mücadele vermesi

 
  • “İman”, Yaradanın takdirindendir.

  • İman, fıtrî bir özelliktir. (Sonradan edinilmez)

  • İman üç türlüdür.

  • “İman”ın iki mertebesi

  • “İMAN NURU”[Hakikat İlmi”-İmanın açığa çıkması ve "Hakikat"ini müşahedeye yönelme-Algılayamadığını inkâr etmeyip, olabilirliğini düşünme ve inanma hâli-İnsanı sürekli yeniye, ileriye, bilmediklerine, algılayamadıklarına açık bir hâle getiren özellik-"Ruh"taki şuur("Halogramik özelliklere sahip dalga beden"deki şuur)- “Şuurda açığa çıkan iman nuru-"Kalb"]           

  • "İman Nuru"nun kaynağı {"İman"ı açığa çıkartarak "Hakikat"ini müşahedeye yönelten("Mümin"), Allah'tır!}

  • "Din"in esası, "İman Nuru"na dayanır.

  • Boyutumuzda “iman”ın açığa çıkışı (“El Mü’min”)       

  • Esmâ boyutu itibariyle algılananın ötesi olduğu farkındalığı, boyutumuzda "İman" olarak açığa çıkar.

  • Kişide “iman nuru”nun oluşması {“İman”ın kişide açığa çıkışı-Rabbani özellikleri (İman gücünü) harekete geçirme-"Mümin" isminin özelliğinin açığa çıkışıyla şuurdan bilince direkt yansıması dolayısıyla vehim kuvvesinin kişi üzerinde tasarrufunu yitirmesi-Algılananın ötesi olduğu farkındalığının oluşması-”Vehim” kuvvesinden korunma-Birimsellik Âcizliğinden korunma-Bilinçteki aklın vehim esaretinden kurtulması-Bilincinizi bloke eden, Hakikatinizden perdeleyen “varsayım kuvve”nin yaşamınızı yönlendirmesinden korunma}    "İman Nuru" (Bilinç enerji), iman-hidâyet geninin aktive olduğu, o istidatla var ettiği (“Allah”ın İsminin zikredilmesine izin verdiği) "Ev"lerdedir.

  • Allah kimde ilim(nur) oluşturmamışsa, onun ilmi(nuru) olmaz!     

  • "Rabbimiz (Hakikatimiz olan Esmâ bileşimimiz)!… Bize ledünnünden (aslın olan mutlak El Esmâ mertebesinden açığa çıkan özel bir kuvve ile) bir rahmet (lütfunla oluşacak bir nimet) ver ve bize (bu) işte bir kemâl hâli oluştur"     

  • Şuurda açığa çıkan iman nuru ("Ruh"taki şuur-"Kalp")          

  • "İman Nuru", şuurda açığa çıkar.

  • "Ruh'taki şuur" (“Şuurda açığa çıkan iman nuru),Tasavvufta mecaz yollu "Kalp" diye ifade edilmiştir.

  • Beynin "İman Nuru" olarak işlevi...        

  • Beyin (“şuuru” itibariyle “kalp” diye tanıtılmış yapı), “hologramik gerçeklik”ten kaynaklanan ve varlığındaki “esmâ” hakikatinden projekte olan "İlmin şuuru" ile "İman Nuru" olarak işlev görürse, açığa çıkar.

  • İman nurunu değerlendiren, Akıldır... İnsanı Allah'a erdiren (Cennet’in anahtarı)ise "İman Nuru"dur; Akıl değil!

  • "İman Nuru"nun güçlenmesi, kişiye eda kapısını açar.

  • "İman Nuru" olan kişide basiret açılır.

  • İnsan, iman nuru ile bilincin sınırlarını aşar.

  • "İman Nuru" nasip olmuş kişi, Rasûlullah'ın bildirdiği Allah'a iman eder.

  • İman nuru oluşan kişi yeniye-ileriye-bilmediklerine-algılayamadıklarına açık bir hâle gelir.

  • "Mutlak iman nuru" ile adım atıp yürüyen kişi, günlük yaşamını da “Hakikat İlmi”nin gereğine göre düzenler.        

  • "İman Nuru" ve Şefaat

  • Kişi, iman nuru kadarıyla şefaatten yararlanır.

  • İman nuruna dayalı çalışmalar bütünü... "Tasavvuf"!

  • İman nuru olmayan kişide nefs perdesi kalkmaz!

  • ÂMENTÜ(İman edilmesi zorunlu esaslar bütünü)

  • “Âmentü” diye bildiğimiz esaslara imanın zorunluluğu ve sonucu(Sonsuz yaşam tarzını anlayıp tasdik etmemiz ve bu yaşam tarzına göre de kendimize bir rota çizmemiz gerektiği…)

  • “Allah İsmi”ne iman  

  • “Rabbül Âlemiyn”e iman(Selim bir kalp ile şuurunda Esmâ hakikatini yaşamakta olarak Rabbine yönelme)

  • (Esmâ'sıyla her şeyin aslı olan) ALLAH'A “B” SIRRI İLE İMAN->{İnsanların çoğunun bilmediği her an, daim ve ebeden geçerli "Sistem"(Din)}->{Allah’a şirk koşmamak-Bir Tanrıya tapınmamak-Allah’ın varlığından var olan bir varlık olduğuna ve O’na ait özelliklerin kendi varlığında olduğunu bilip buna inanmak-Bir tanrıya tapınmaksızın, Allah’a şirk koşmaksızın şuurunu Allah Fıtratına(yaratışına) doğrultmak-“Yüz”ünü("Bilinç gözü"nü-müşahedeni-şuurunu-Holografik gerçeklik temelinde, hakikatindeki esmâ mertebesi noktanı-“Vech”ini)Doğru iman işlevselliği ile o tek Din’e doğrultmak-Esmâ'sıyla her şeyin aslı olan Allah'a (hakikati olarak) sımsıkı tutunmak-Kesinlikle o kopması mümkün olmayan, hakikatindeki sağlam bir kulpa yapışmak-(Her birimin kendi hakikat noktasından–rubûbiyet mertebesinden–projekte olarak var olduğuna iman)-[[Şuurunu, “varlığın algılanan suretinin derûnundaki hakikat noktası”na["Bilinç gözü"yle görülen "mânêvi vücud"a-"Allah'ın isimleri"nin("İlâhi isimler"in) mânâlarına-"İlâhi İsimler mertebesi"ne] yöneltmek, Allah'ta mevcut bulunan mânâları müşahede etmek]]-Rabbinin “Allah” olmasına iman-B Sırrı gerçeğince Gaybî Hakikat”ine iman-Varlığınızın her zerresindeki; tüm boyutlarınızı meydana getiren "Allah"a iman-Allah ismiyle işaret edilenin Esmâ özellikleriyle zâhir oluşuna, Ahad-Samed oluşuna iman}

  • “Âmentü *B*illâhi”! (Varlığımın "Allah" varlığı, vücudu ile kaim ve var olan bir yapı olduğuna- Varlığımın tüm boyutlarıyla, sadece “O”nun esmâsıyla mevcud olduğuna-“O”nun varlığı dışında hiçbir varlık ve özelliğimin olmadığına iman ediyorum)… Birinci basamak->Ötedeki Tanrı-İkinci basamak->Öte*N*deki Tanrı-Son idrâk->Sadece “Allah"!       

  • "B" sırrına ermek{“B”iz-Zât-“B”i-iznillah-“B”i-izni-h- “B”inasiyetiha-“B”i-rabbi-ke- “B”i-Rabbi-him- “B”il Gayb - “B”il kader - “B”i-llahi-“B”ilfiil}

  • Tüm hazine odalarının kapılarını açan maymuncuk…“B” HARFİ(Gerçeği)!

  • Allah’a vuslatın yolu, “B” sırrından geçer! (Bkz.İ/İsa/Hz.İsa “B” sırrıyla ölüyü diriltti)     “B”i-iznillah["Öz"ündeki açılım (isimler bileşimi) müsaadesi-İstidat ve kabiliyetin kapsamı -Allah'ın, hakikatin olan Esmâ'sının(Varlığını meydana getiren esmâ bileşiminin) elvermesi]

  • “B”i-Rabbi-him[“Öz”ünü teşkil eden “Rabbin”-Her birimin özünde mevcut olan ve Esmâ terkibi şeklinde açığa çıkan Rubûbiyet boyutu-Özlerinde, Hakikatlerinde mevcut olan boyut(mertebe)-Her birimde tasarruf eden Rubûbiyet (Rab’lık) kuvvesi-Esmâ terkibin]

  • Esmâ terkibin ("Bi-Rabbhim") herkesten farklıdır... Bir eşi daha yoktur.

  • “B”i-rabbi-ke (Sendeki isimler bileşimi hâlinde açığa çıkan, özündeki Rubûbiyet boyutu)

  • “B”il kader ("Nesnenin kaderi kendisinde mevcut olarak, o nesne var olmuştur")

  • “B”i-llahi (“Varlığımdaki Allah adına")

  • “B” sırrını anlayamayan, Kur’ân’ın ana mesajından mahrum kalır.

  • “Allah’a iman”, “Tanrı’ya iman”dan farklıdır.

  • İman edilecek Hakikat[Dünyanın, Ay’ın, Mars’ın, Güneş’in Tanrısı(!)…Galaksinin, Gökadaların, Paralel Evrenlerin (Evren içre Evrenlerin) Tanrısı mı(!)?... Yoksa, “Âlemlerin Rabbı” olan, “İsmi Allah” olan Tek Mutlak Varlık mı?]

  • Her zerrenizde; tüm boyutlarınızı meydana getiren "Allah"a iman(“B” Sırrı gerçeğince Gaybi Hakikatine)… Ve varlığın bütün katmanlarına kati delil olan "Nur"...

  • Tanrı yoktur!... Tanrının yanından gelen “Oğul” yoktur!... Tanrının yanından gelen “kanatlı melekler” yoktur!(Sadece Ahad olan Allah!)

  • Allah’ın sınırsız varlığına iman edildiği zaman fark edilecek gerçek…

  • Allah’ın bir “İlâh” olmadığını idrâk edebilirsek, Allah’a iman edenlerden olma kapısı açılır ve “Âmentü Billâh” deme fırsatı doğar.

  • Allah’a ait özellikler ve vasıflar, Özümüzden((Varlığımızdan-içimizden-derûnumuzdan-gaybımızdan) âşikâr olur(Dışarıdan ve öteden değil)

  • Düşüncende tasavvur ettiğin, aklının gücüne göre kendi hayâlinde oluşturduğun bir tanrıya değil; Hz. Muhammed Aleyhisselâm efendimizin bize bildirdiği "Allah"a iman!

  • "Allah'a iman" dışındaki bütün iman objeleri, kişinin ölümötesini kabule dayanan fiilleri zorunlu kılan iman objeleridir.

  • İman kuvveni kurabiyelere vermek yerine hedefine ulaşmak için kullanırsan, “Semânın Krallığı”na erersin!

  • Ötendeki bir “Tanrı”ya tapınmak yerine “Öz”ündeki Allah’ı fark et ve O’na yönel!

  • Gerçek anlamda Allah’a iman, ancak “Ahadiyet Sıfatı”nın idrâkıyla meydana gelir.

  • “Allah isimleri”nin varlığına hâkim olduğunu gören, Rasûlullah’ın bildirdiği bütün emirlere tâbi olmak mecburiyetinde kalacaktır.

  • “Allah”a iman etmiş insanlarla, “Tanrı”ya inanan ve Tanrılarının kendilerini koruyacağını sanan kişiler arasındaki fark…

  • Allah’a imanın sonuçları        

  • İman edenler, Allah'ça bilinir.  [Varlığındaki Esmâ mertebesince açığa çıkarılanın sonucunun meydana getirilir-Hakikate hayatları pahasına şehâdet edenler oluşur-Allah iman edenlere (bu olayları yaşatarak) arındırır; hakikati örtenleri de (bu yoldan) mahveder-Mücahede edenleri (azîm ve kararlılıkla hakikati yaşamak için mücadele edenleri) belli eder-Hakikati yaşama yolunda sabırla devam edenleri ortaya çıkarır]    

  • Allah, iman edenlere sahip çıkar.          

  • Allah, iman edenlere yardım eder. (Esmâ kuvvelerini kullandırtır)

  • Allah, kendisine iman edip sımsıkı tutunanları "Hû"dan bir rahmetin ve fazlın içine sokar ve onları Kendisine varan "Sırat-ı Mustakim"e kılavuzlar.   

  • Huzur (Sekîne-sükûn-güven duygusu) inzal eder ve onları “Kelime-i Takva” (lâ ilâhe illâllah) anlayışında sâbitler.  

  • Rablerine iman edenlere[O'nun dûnunda (o kavrama denk olmayan) ilâh (varlıkta tasarruf eden) kabul etmeyenlere] Hakikatlerini yaşamaları kuvvetlendirilir...Kalplerine râbıta konur (Şuurları, müşahede hâlinde devamlı kılınır)!      

  • Allah, iman edenlerin velisidir; onları zulmattan(karanlıklardan-hakikat bilgisizliğinden) "Nur"a (ilmin aydınlığında hakikati görmeye) çıkartır. [Allah’a (esmâsına) iman eden, kesinlikle o kopması mümkün olmayan, hakikatindeki sağlam bir kulpa yapışmış olur.]

  • "Rabbimiz, Allah'tır" deyip sonra bilfiil o doğrultuda yaşayanların üzerine melekler tenezzül eder (İlahî sıfatların Cemâl kuvveleri zâhir olur)      

  • O gün iman eden erkekleri ve iman eden kadınları, nûrları önlerinde ve sağlarında koşarlarken görürsün...          

  • Allah'ın Esmâ'sının açığa çıkışının seyredildiği ortamda(Altlarından ırmaklar akan cennetlerde)-(sonsuza dek şirk kirinden arınmış eşleri ile birlikte) sürekli oluşan ilimlerle rızıklanırlar.       

  • Allah’a iman etmiş olan, Ulûhiyet arzında ve semâsında seyreder!         

  • Allah, Kendisine iman edenleri, yaşattığı olaylarla arındırır; "Hakikat"i örtenleri de bu yoldan mahveder!  

  • Allah, iman edip imanın gereğini uygulayanların kötülüklerini(nefsanî özelliklerini) siler ve yaptıklarının en güzeli ile cezalandırır. (Yaptıklarının neticeleriyle karşılaştırır)        

  • Allah, imanı(hakikatinizi hissetmeyi) sevdirdi; küfrü(gerçeği ret), sevimsiz gösterdi!      Allah’ın, iman eden ve imanın gereğini uygulayanlara vaadi (Arz’da mutlaka halife yapar-İmana uygun yaşam tarzını onlar için yerleştirir-Korkularından sonra onları mutlaka emniyete sokar) 

  • Algılayamadıkları (Gayblarındaki) Hakikate (Nefslerinin Allah Esmâ'sının anlamlarının bir terkip-bileşimi şeklinde meydana geldiğine) iman edip gereğini yaşayanlar, kurtuluşa ermişlerdir.          

  • İmana ulaştıran düşünce        

  • Görmediklerimiz-düşünemediklerimiz-değerlendiremediklerimiz olduğunu idrâk etmek suretiyle “İman” noktasına geliriz.

  • “Zât”ın Vâhidiyeti itibariyle sınırsızlığına iman etmedikçe İslâm’a ve imana gelmiş olmayız.

  • İmanlarını zulüm (Şirk) ile karıştırmayanlar (Doğru yolu bulanlar-Güvende olmayı hak edenler-Müşriklerin ortak koştukları tanrılardan korkmayanlar)      

  • İmanın başı-> Allah’ın mutlak kuvvet-kudret ve tasarruf sahibi olduğunu bilmek

  • İmanın kemâli(Her an her zerrede tasarruf edenin Allah olduğunu bilmek-İmanına zulüm(şirk) karıştırmamak)

  • "Allah'a iman", O'na ait özelliklerin kendi varlığında olduğunu bilip buna inanmaktır!

  • Allah’a iman, benliği-nefsi imha eder.

  • Eş koşarak Allah'a iman (“Melekûtundan” gâfil olma)   

  • İnsanların çoğunluğu tahkiki imanı yaşayamaz. {Müşrikler olarak (varsandıkları, tanrıları veya benliklerini) eş koşarak Allah’a iman ederler}     

  • MELEKLERE İMAN(“Âlem Kitabı”nın kelimeleri, harfleri, sûreleri, âyetleri hükmünde olan varlıklara iman)

  • İman ve vahiy 

  • İman, Vahye dayalı bir sistemde geçerlidir.

  • Meleklere iman, Allah’a imanın akabinde gelir.

  • Meleklere iman etmezsen, "Hakikat"e ermekten mahrum kalırsın!

  • Sonsuz geleceklerine iman etmeyenler, melekleri elbette dişi olarak tanımlarlar. 

  • KİTAPLARA İMAN (Varlığın aslını-orijinini tanımaya açılan kapı)-( Bkz. K/Kuran ve Kitabullah bölümleri)  

  • “Kitap"a (“Hakikat Bilgisi”ne) sımsıkı sarılanlar (Salâtı ikame edenler-Islah olan ve ıslah edenler-Mükâfatsız kalmayacak olanlar)     

  • "RASÛL"LERE İMAN (Risâlet işlevinin bildirdiğine iman- Tek bir varlığın, risâlet boyutu diliyle açıkladığı kendi sistemine iman-Allah gerçeklerini tebliğ eden Rasûllere iman)“   

  • Tüm Nebi ve Rasûllerin getirdiklerine(Tek Bir varlığın, elçilik boyutu diliyle, kendi sistemini açıkladıklarına) iman

  • “Rasûl”e imanın gerekliliği    

  • “Öz”ündeki Hakikat bilgisi, bir Rasûl aracılığıyla sana ulaşırsa ancak o takdirde kendinde mevcud olan bilgileri değerlendirebilirsin…

  • ·  Allah, iman edenlere (bir lütuf olarak) nefslerinden [O'nun işaretlerini okuyan; onları arındıran, onlara hakikat bilgisini ve Hikmeti (her şeyin oluş sistem ve düzenini) öğreten)] bir Rasûl bâ’s etti.          

  • Rasûl, "Öz'ünü oluşturan Rabbi"nden (“Rabbül Âlemiyn”den) inzal olana iman etti!

  • “Allah Rasûlü'nün bildirdiği hakikate iman”, “Risâlet” işlevine ve bildirdiğine “iman”dır.

  • “Rasûl”e iman eden(“Mü’min”-İman nuru” nasip olmuş kişi-Allah'a biat eden-Allah'ın eli üzerinde olan-Hz. Muhammed Aleyhisselâm efendimizin "ALLAH"ın "abd"ı ve "rasûl"ü olduğuna da şehâdet eden-Kendi yaşadığı devirden, kıyâmete kadar bütün insanlara geçerli olmak üzere Allah'tan aldığı bilgileri tebliğ eden ve kendisinin tanıttığı “ALLAH”a iman edilmesini talep eden Hazreti Resûl-i Ekrem'e, kayıtsız şartsız inanan-Rasûl'e biat eden-Rasûl' ile el tutuşup bağlılık sözü veren-Varlığının Esmâ'sıyla hakikati olan Allah'a ve Rasûlüne iman edip; O'na yardımcı olan-Güçlü akıl sahibi-Tefekkür edebilme özelliği, düşünebilme özelliği olan insan-Geniş tefekkür gücünün bulunan…)      

  • Hem Nebi’ye hem Rasûl’e iman eden [Allah taraftarları-Esmâ'sıyla hakikatleri olan Allah'a ve sonsuz yaşam sürecine iman eden-Allah’ın kalplerinin içine imanı yazdığı (şuurlarında imanı yaşattığı) ve tarafından ruhu olarak teyit ettikleri-Hak'tan inzâl olana kalpleri bilinçleri huşû duyanlar-Sıddıklar-Rablerinin indînde şehîdler-Allah'a güzel bir ödünç verenler-Allah’ın kendilerinden razı olduğu ve kendilerinin de Allah’tan razı olduğu kullar-Kurtuluşa erenlerin ta kendileri-İçinde ebedî kalıcılar olmak üzere, altlarından nehirler akan cennetlere dâhil ettiği kullar-Hizbullah]      

  • Rasûl'e iman edenler (O’na biat edenler-el tutuşup bağlılık sözü verenler), Allah'a biat etmiştir ve "Allah'ın El'i" onların üzerindedir! (Biat edenlerin elleri üstünde Allah'ın eli tedbir eder)

  • Rasûl’e imanı olmayanın, Allah’a imanı yoktur!

  • Allah’a ve Rasûlüne iman etmedikçe “Mümin” olamazsın!

  • “Rasûl’e iman”, akıl sahipleri için zorunludur.

  • Allah Rasûlü Muhammed Mustafa Aleyhisselâmın getirdiklerinden hiç birinin yanlış olduğunu düşünmemek kaydı ile iman...

  • Rasûlullah’ın bildirdiği Allah’a iman etmek ve aklı o yönde değerlendirmek ancak “iman nuru” nasip olmuş kişiye mümkün olur.

  • Rasûller yazmakta!     

  • Şirk ehlinin(Suçluların) gizlediklerini ve fısıltılarını yanlarındaki Rasûller yazmaktadır.       

  • (Esmâ'sıyla hakikatleri olan Allah'a ve O'nun) Rasûlüne iman edenler, (O'nunla beraber bir iş üzere olduklarında), O’dan izin almadıkça çekip gitmezler! 

  • Rasûl’e isyan  

  • Rasûle isyan konusunda fısıldaşmayın!

  • Rasûllerin (irsâl olunanların) tanınmaları ve yalanlanmaları  

  • Hz.Rasûlullah’ı tanıyanlar->(Kendilerine hakikat bilgisi verilenler-Algılayanlar-Davete icabet edenler-Allah’ın sırat-ı müstakimde tuttukları)  

  • Hz.Rasûllah’tan engelleyenler->{Nefslerini hüsrana uğratanlar-Hem (başkalarını) Ondan (Hz.Rasûlullah'tan) engellerler, hem de (kendileri) Ondan uzaklaşanlar-Karanlıklar içinde kalmış sağırlar (hakikatlerini algılayamayanlar)-Dilsizler (Hakk'ı itiraf etmeyenler)-Allah’ın saptırdıkları}          

  • Rasûlullah’ın (Er-Rasûl'ün) işlevini durdurmak (yahut onu öldürmek ya da onu(yurdundan) çıkarmak) için hile düzenleyenler

  • Allah Rasûlü ile zıtlaşanlar [Şeytanî fikir yandaşları-Kendini yalnızca beden sananlar-Şeytanın (yalnızca beden olma fikri) yerleştirdiği, kendilerine Allah'ın zikrini (hatırlatılan hakikatlerini, bedeni terk edip Allah Esmâ'sıyla var olmuş yapılarıyla {şuur} sonsuza dek yaşayacaklarını) unutturduğu kimseler-Hüsrana uğrayanlar-Ne zenginlikleri ne de evlatları Allah'tan gelecek şeyden kendilerini kurtarmayacak olanlar-En zeliller-Ateş ehli-Hizbüş Şeytan]     

  • Sizin ve babalarınızın taktığı asılsız tanrı isimleri hakkında Rasûllerle tartışmayın!      Allah’a ve Rasûl’e (Rasûlullah'a) ihanet etmeyin! [(Nübüvvet ve risâlet ile size ulaşan ilim ve marifetlere) hıyanet etmeyin!]         

  • Rasûl, Esmâsıyla sizi yoktan var kılan Rabbinize iman etmeniz için davet ederken(ve üstelik de sizin mîsakınızı almışken) niçin Esmâ'sıyla Hakikatiniz olan Allah'a iman etmiyorsunuz?

  • Sizi dirilten şeye (“Hakikat İlmi”ne) dâvet eden Rasûl’ün çağrısına uymazsanız, Allah, (El-Esmâ mânâlarının açığa çıkışı olan Sünnetullah getirisi) kişinin bilinci ile kalbi (hakikatinden kaynaklanan Akl-ı küll) arasına girip engel olur.      

  • Rabbinin rahmet ettiği kimse, Rasûl’ün getirdiklerine muhalefet etmez!  

  • Rasûl’e yükletilen-> Tebliğ görevi (Apaçık tebliğ)… Size düşen ise->İtaat görevi         

  • Kim Rasûl’e itaat ederse, gerçekte Allah’a itaat etmiş olur!        

  • Allah’ın ve O’nun Rasûlünün önüne (beşerî düşünce ve yorumlarınızla, değerlendirmelerinizle) geçmeyin! İyi anlayın ki; Rasûlullah içinizdedir!           

  • "İslâm'ı kabullenmeniz bana bir lütuf değildir (bunu kendi çıkarınız için yapıyorsunuz)! Bilakis sizi imana yönlendirdiği için Allah size lütufta bulunmuştur!        

  • Ne “Allah İsmi” ile işaret edilenin, ne de Allah Rasûlü’nün inanılmaya ihtiyacı yoktur!.      Rasûl’ü alaya almak   

  • İnsanların "Rasûl"e iman etmelerine mâni olan: ("Allah, rasûl bir beşer bâ's etti") demeleridir...

  • Rasûlullah’ı terk etmek           

  • “Rasûlullah”a imanın getirisi, sonsuza kadar açıktır.

  • Hz. Muhammed aleyhisselâmdan bu yana geçen süreç içinde gelmiş çeşitli mertebelerde kalmış kişilerin o mertebelere dayanarak söylediği şeyler, seni asla Allah Rasûlünün bildirdiklerini uygulamaktan ala koymasın!.         

  • “ÂHİRET GÜNÜ”NE (Âhiret süreçlerine) İMAN (Ölüm ertesinde başlayacak sonsuz yaşama iman-Kıyamete iman-“Âhiret”in varlığında açığa çıkışına iman-Sonsuz gelecek yaşamın getirisine iman-"İçinde bulunduğun andan sonra gelen diğer anda da var olacağına" iman-Sonsuzluk içinde kendilerinden açığa çıkanın sonuçlarını yaşayarak yer alacaklarına iman)

  • "Âhiret"in (Sonsuz gelecek yaşamın getirisinin)varlığında açığa çıktığını ("B" sırrınca) yaşamaya iman(Ve Reenkarnasyon inancını reddeden "Âmentü"deki hüküm)

  • İnsanların bir kısmının imanı (iman ettiklerini söylemelerine rağmen) âhiret süreçleri kapsamında (sonsuzluk içinde kendilerinden açığa çıkanın sonuçlarını yaşayarak yer alacaklarına iman kapsamında) değildir.  

  • Vatan sevgisi, imandandır!

  • KADERE İMAN

  • “Allah” İsmiyle işaret edilene iman, “Kader Sistemi”ne imanla mümkündür …

  • İnsanın sadece kendi çizgisini (Kaderini) yaşayacağına iman…

  • Kadere hakkıyla iman, benliğinin Allah indinde bir hiç olduğunu idrâk etmenle mümkün olur…

  • İman ve teslimiyet... ("Varlığınızdaki Esmâ hakikatinden (uzanan) Allah ipi"ne sarılın...)

  • İman Geni

  • "İman geni"nin işlevi

  • “HAYIR” VE “ŞER”RİN ALLAH’TAN(Allah’ın türlü İsimlerinin mânâsı olarak açığa çıkmakta) OLDUĞUNA İMAN

  • “Hayır”->(Seni bedenselliğinden uzaklaştıran, bedenin istek ve arzularına cevap vermeyen şey-Şuurunu, isimler bileşiminin yapısından ve kayıtlarından kurtarmaya çalışan şey) 

  •  “Şer”->(Bedenine, tabiatına uygun gelen şey-Bedenin istek ve arzularına cevap veren, seni bedenselliğe çeken istek ve arzular-Terkipsel yapına, bedensel yapına çeken, kendini beden gibi, birim gibi kabullenmene yol açan şey)  

  • Hayır” ve “şer”’rin kaynağı   

  • Hayır, Allah’ın kudretiyle açığa çıkmaktadır.      

  • “Hayır” ve “şer” diye tanımladığın bütün olaylar, Allah’ın türlü İsimlerinin mânâsı olarak açığa çıkmaktadır.

  • Hayır” ve “şer”re nasıl vesile oluruz?      

  • Hayır ve şer ile denenmek(“Biz kuvvelerinizi keşfedesiniz diye sizi şerr ve hayır ile deneriz.”)

  • (Hepimizin hakikati-Özümüzdeki varlık Allah’tır!) Ancak… Düşünce boyutumuzdaki birimsel varlığımız itibariyle yanarız!           

  • Kendini “Hayır” ve “şer”rin gerçeğine göre düzenle!        

  • VEL BÂSU BÂDEL MEVT [Ölüm akabindeki dirilişe iman-"Mevt"in yani "ölüm" anının hemen sonrasında, "ba`s" olacağına inanma-Boyutlar değiştirerek o boyutların uygun bedenlerine dönüşeceğine iman-Bedenden ve/veya bilinçten ölmek ve bunun devamı yeni bir yaşam hâline başlamaya iman-Allah’In kabirlerde (bedenleri içinde) olan nefsleri (bilinçleri), (varlıklarındaki Esmâ özelliğiyle yeni bir beden oluşturarak yaşamlarına devam ettireceğine iman]           (Sürekli yeni yaşam boyutlarına dönüştüren-"Her an yeni bir şe'nde" oluşun mekanizması olarak sürekli yeni bir hâl yaşatan) “El Bâis” İsmi özelliğinin insanda açığa çıkışı          

  • Bedenden ve/veya bilinçten ölmek ve bunun devamı yeni bir yaşam hâline başlamak(Allah, bedenleri içinde bilinçleri, varlıklarındaki Esmâ özelliğiyle yeni bir beden oluşturarak yaşamlarına devam ettirecektir)       

  • Ölüm ânının(“Mevt”in) hemen sonrasında yeni bir bedenle yaşama (“Ba’s”a) devam…       Taklidi İman(“Allah İsmi”ne iman)         

  • Taklidi iman eden(“Allah İsmi”ne iman eden-Semâlarda ve arzdaki nice işaretlerden yüz çevirerek üzerlerinden geçip giden-Varsandığı Tanrılarını veya benliğini eş koşarak Allah'a iman eden-Taklid ehli-Taklitçi- Basiret üzere-idrâkla değil; taklidle iman eden-Tahkiki olmayan-İman bilgisini beyninde ve dilinde taşıyıp yaşayamayan-Duygu alevleri içinde yaşamaya devam eden-Kibirlenip yasaklandıkları şeylerden dolayı kızıp haddini aşan-"Aşağılık maymun”-Birbirini taklitle yaşayan-Aklını kullanamayan mahlûkGelecekte de “Geçmiş”i yaşayan)

  • Taklid ehli, “Allah İsmi”ne iman eder… Tahkike ermişlerin ise Allah’ın Ahadiyetinde benlikleri yok olmuştur.

  • İman bilgisi    

  • İman bilgisi, “İman” değildir.

  • İman bilgisi, anlamının yaşanması içindir.

  • İman, amaç değil; araçtır.

  • İman ile elde etmek istediğiniz şeye ulaşırsınız…

  • İmana dayalı düşünce ve uygulamanın önemi...(İman edip gereğini uygulayanların yaşam boyutu->Me'va cennetleri... İnancı bozuk olanların yaşam boyutu->Ateştir!)

  • Tefekkür devreye girince, iman başlar.

  • İmanda “Yakîn” yoktur… Yakîn başladığında iman ikana dönmüştür artık!

  • “Hakikat”in görüldüğü noktaya gelindiğinde iman terk edilir!

  •  İman Dünyada lâzımdır… Çünkü ölümötesinde her şey apaçık görülecektir.

  • İmanlı kişi yaşamda yersiz ve yanlış veya olmaması gereken hiçbirşey göremez.

  • İman, kişiye ergeç, “olayların ve fiillerin yaratıcısının Allah olduğu”nu; Allah’ın dilediği gibi mülkü olan her zerrede tasarruf etmekte olduğunu idrak ettirir.

  • İmanın gereği fiiller (Güzel, temiz yaratılmışlar)

  • İmanın gereği fiiller, Allah’a ulaşır.         

  • İman, fiil ile bütünlenir. İman=Fiildir! (Eğer İslâm’ın hükümleri yerine gelmiyorsa orada iman yoktur (Henüz "İman" hâsıl olmamıştır!.)        

  • İnsanlarla ilişki ve iletişimde “İman esasları”na göre yaşamak…

  • İman, “fiysebilillah” yaşamı getirir.

  • İnsan için ancak çalışmalarının neticesi vardır.

  • Herkesin ameli, inancının dışa vurmasıdır.

  • İman, kişiyi kendine ve başkalarına zarar vermekten alakoyar.

  • İman, insanı Cennete sokar... İmansızlık ve isyan ise Cehenneme!

  • Tahkiki iman [Bilinçli iman-Algılananın ötesi olduğu farkındalığı ile iman-Algılamadığın (Gaybındaki) Hakikate (Nefsinin Allah Esmâ'sının anlamlarının bir terkip-bileşimi şeklinde meydana geldiğine) iman-Hakikatinden Rasûlullah’a (boyutsal geçişle) inzâl olunana ve öncekilere inzâl olmuşlara iman-Allah'ı bilme-“Allah'a iman"ın “Tanrı”ya imandan farklı olduğu bilinci-İman etmen gereken “Hakikat”in, içselliğinde her an hüküm sürmekte olduğuna iman-Neye-niye inanılması gerektiğini düşünerek iman-Geleceklerindeki sonsuz yaşam süreçlerine ikân (kesin idrakten kaynaklanan kabul)-İman bilgisini, “îmanın gereği gibi yaşam” hâline dönüştürme-İman yaşantısı-İman edip sâlih amel işlemek(İman esaslarına gore davranmak-yaşamak)]

  • Tahkiki iman eden {“Mümin”-İmanlı-Allah’a "B" harfinin işaret ettiği anlam iman eden-Herhangi bir şeyi Allah’a ortak koşmayan-Esmâ'sıyla her şeyin aslı olan Allah'a (hakikati olarak )sımsıkı tutunan-Esmâ'sıyla hakikatleri olan Allah'a ve Rasûlüne iman eden- Varlığındaki Esmâ işaretlerini yalanlamayan-İmanı yaşayan-O'nun Rasûlüne, Rasûlüne inzâl ettiği (El Esmâ mertebesinden bilincine) gibi daha öncekilere de inzâl etmiş olduğu hakikat bilgisine iman eden-Esmâ'sıyla her şeyi yaratmış olan Allah'a, O'nun melâikesine (Esmâ'nın işaret ettiği mânâların açığa çıkan kuvvelerine), O'nun Kitaplarına (inzâl etmiş olduğu hakikat bilgisine), O'nun Rasûllerine ve gelecekteki sonsuz yaşam sürecine iman eden-Allah Sisteminin (“Sünnetullah”ın) gereği çalışmalara(“İbadet”lere-kurtuluşa erdirecek fiillere) devam eden- İbadetleri âdete dönüşmeyen-çalışmalarını düşünerek hissederek yapan-İman edip de sonra inkâr etmeyen-Güvende olan-Allah’a tevekkül eden-“Veli”si(Dostu) Allah olan-Allah için şahitlik eden(Ana-baba veya akrabanız aleyhine de olsa, zengin veya fakir fark etmeksizin)-Adaleti sağlamada geçersiz kabullerine tâbi olmayan-Gerçeği çarpıtmayan-Şüphe etmeyen-Arınan-Nefsine zulmetmeyen-Allah'ın emri (ölüm) gelesiye kadarki süreçte, nefsini fitneye düşürmeyen-Korunan-Basîretle yaşayan-Taklitle değil idrakle yaşayan-Vehmi kişilikten arınmış olan-Çok aldatıcının  (bilincindeki şartlanmışlık fikirlerinin-kuruntuların) Allah'la (siz O'ndan var oldunuz ne yapsanız bir şey olmaz size, kuruntusuyla) aldatamadığı-(İnancına, itikadına uymayanlarla) dostluk kurmayan-(İnandığı hakikat dolayısıyla) inancına, itikadına uymayanları(Onlar kendisini sevmediği halde) seven-İnsanların en hayırlısı-Kıyamet günü nurları önlerinde ve sağlarında koşan-Sıddîk-Rablerinin indinde Şehid}

  • İman, görülmeyene olur.(Allah’ın dışarıda açıkça görülemeyeceğine iman)

  • İman->bilinmeyenedir("Gayb"ıNadır-algılayamadıklarınadır!)… İkan->tesbit edilenedir!

  • İman ve Akıl   

  • Kişinin imanı, aklı kadardır.

  • Akıllı insan “Allah”a iman eder.

  • “İman”da fikir durur.

  • İman olabilmesi için şuurun yerinde olması lazımdır.

  • Aklın ihatası içinde kalana iman gerekmez!

  • “Akıl” ile “İman”ın kenetlenmesi... (Akıl ve iman kenetlendiğinde onu cinî ilhamlar ve vehim yıkamaz)

  • İman devreye girdiğinde akıl ve duygular geri çekilir… Ve imanı oluşturan güç, hem aklın hem duyguların üstüne çıkar.[Bkz.İ/İbrâhim/ Hz.İbrâhim’in oğlu İsmail’i kurban etmesi (Kalbinden evlâd sevgisini kesip atması)] 

  • İman Köprüsü (“İman ipi”-Kesinlikle o kopması mümkün olmayan, hakikatindeki sağlam bir kulp-Akıl yolu kapandığında(idrâk edemediğin konuda akıl stop ettiğinde) tek geçiş köprüsü(durmayıp ilerlemene devam etmen için gereki destek)

  • “İman nuru” Güneş gibidir… Dolunayın ışığı da “Akıl” gibi!...(Kendine yön verme sırasında “İman”ını kullan… Ama o yolda yürürken de “Akıl” ile yürü ki sağlam olsun...)

  • İmanlı bakış açısı       

  • İman, yaşama bakış açısını oluşturur... (Bu bakış açısına göre olayları ve çevresini değerlendirmeyi sağlar... Bu değerlendirmeye göre fiilleri getirir... Fiillerinin de yaptıklarına göre otomatik olarak sonuçlarını yaşarsın!.)

  • Allah’a “B” sırrıyla iman eden ev bu bakış açısıyla yaşayan basiret sahiplerinin en aşağısı, “Mutmainne”dir.         

  • İman ile küfrü değiştirmek(İslâm'da sağlamca yer almışken ayağın kayması ve Allah yolundan sapmak- Yolun denge noktasını saptırmak -Allah yolundan saptığı için kötülüğü tatmak-Kendisi için çok büyük azabın oluşması)         

  • İslâm'da sağlamca yer almışken ayağın kayması {Şirk koşmak-Allah’a ortak koşmak-Rabbine denk olmayan, isimlendirip tanrılık atfettiği ortaklar uydurmak-Yalan söylemek-(Vehim, hayal ürünü) şeyler uydurmak-Hakikat bilgisini inkâr etmek-“Bilgi”nin(Kitabın-Kurân’ın); her şeyi açıklayan, bir (yaşam) kılavuzu, bir rahmet ve teslimiyetlerinin farkındalığına ermişler için bir müjde olduğu idrakına erememek-Allah’ın öğütlerini değerlendirememek-Yeminleri, kesinleştirdikten sonra bozmak…{Zira yeminlerinizle Allah'ı kefil kıldınız!} varamamak-İpliğini kuvvetle büktükten sonra söküp çözen (kadın) gibi olmak-Allah yolundan saptığı için kötülüğü tatmak(Kendisi için çok büyük azap oluşması)-Az bir pahaya Allah ahdini satmak- İmanın gereği fiiller ortaya koymamak }           

  • İmandan sonra küfre sînesini açan (Kalbi imanla mutmain olduğu hâlde, (küfre) zorlanan hariç)->{Allah'ın kendini dillendiren işaretlerine iman etmeyen-Kendileri için acı bir azap olan-Yalanı uyduran-Sınırlı-sefil) dünya hayatını sonsuz geleceğe tercih eden-Allah'ın hakikat bilgisini inkâr eden-Hakikat bilgisini inkâr ettikleri için Allah’ın hakikate erdirmediği kimse-Allah’ın , şuurlarını, işitme (algılama) kuvvelerini, basîretlerini (değerlendirme kuvvelerini) kilitlediği kimse-Kozalarında yaşayanların ta kendileri-Gelecek yaşam boyutunda hüsrana uğrayanların ta kendileri}   

  • Kim hakikatindekine imanı küfür ile (inkâr ile) değiştirirse yolun doğrusunu yitirmiş olur! 

  • Mârifetullah'a dayanan sırlara vâkıf olamayanları, tam Allah'a erme noktasına gelmişken herşeyini yitirme noktasına düşüren(Vahdet bilincinden mahrum bırakan) yanılgı

  • İman edenlerin savaşı…           

  • İman edenler, Allah uğruna savaşırlar...

  • Allah, inancı bozulmuş toplumu hakikate erdirmez!

  • İman ve vehim

  • Şüphe, imanı keser!     

  • Vehim kuvvesinin sona erdirilmesi, yalnızca iman ile mümkündür.          

  • İmanın artması için dua…

  • İmansız[Fıtratında iman olmayan-Varoluş amacına uygun şekilde hareket etmeyen-Hakikati örten, inkâr eden-Hakikatlerindeki gerçeğe (bilhüda) karşılık dalâleti (kendi hakikatini fark edememe) satın alan-“B" işareti kapsamınca (hakikatlerinin Allah Esmâ'sı olduğu inancıyla) Allah'a ve âhiret süreçlerine (sonsuzluk içinde kendilerinden açığa çıkanın sonuçlarını yaşayarak yer alacaklarına) iman etmeyen- Allah'ı çok az hatıra getirenler-Allah'ın kendilerine nefslerini (hakikatlerini) unutturduğu kimseler-"Nur"u(İlmi) olmayan- İnsanlara gösteriş olsun diye salâta kalkanlar-Allah’ın, hakikatlerinin kalplerinden (şuurlarında) açığa çıkışını algılamalarını kilitledikleri-Basîreti perdeli-Şirk ehli- Münafık-İki yüzlü-İnanç bozukluğuna("Şirk"e) sapan-Arzda (yeryüzünde ve bedende) fesat çıkaran-Uyarsan da uyarmasan da iman etmeyen-İman edenlerle beraberken "Amenna-kabul ettik" deyip, şeytanlarıyla (vehimlerine tâbi olarak onları saptıranlarla) başbaşa olduklarında ise: "Biz sizinle aynı fikirdeyiz, onlarla alay ediyoruz" diyen-İfsat eden(olayı olması gerekenden saptıran)-Suçlu- Cehennem ortamında ebedi olarak kalacak olan-Cehennemlik-Süfeha-Aklı sınırlı-Düşünemeyen]     

  • Kalbiyle (şuurlu olarak-anlamını hissedip yaşayarak) iman etmediği halde, ağızlarıyla "iman ettik" diyerek küfürde koşuşan{Yerli yerince söylenen Kelimeleri tahrif eden-"Size şu verilirse alın, eğer o verilmez (Allah hükmü ile hükmedilir) ise sakın yanaşmayın" diyen-Allah’ın dalâletini dilediği kimse-Allah'ın kalbini arındırmayı dilemediği kimse-Dünyada kendisi için rezillik olan kimse-Sonsuz gelecek sürecinde kendisi için çok büyük azap olan-Sürekli yalan dinleyen-Çokça haram yiyen-Rasûlün verdiği hükümden sonra da yüz çevirip giden} 

  • İmansız bakış açısı (Şirk koşmak-Şirke sapmak-Gerçeği çarpıtmak-İnanç bozukluğu-İnanç bozukluğuna sapmak)           

  • Allah’ın seni görmediğini düşündüğün anda, imansızsın!

  • İmansızlığın kökenini oluşturan fikir ...

  • İmansız bakış açısının sonucu(Şirk koşma) Allah'a iman etmedikçe, cehennem kuşatmaya devam eder...

  • İmanı olmayanlar, Cehennem ortamında ebedi olarak kalacaklardır.

  • “Yanma”yı söndüren, iman yaşantısıdır; iman bilgisi değil!  

 

KURÂN'I BIRAKIP NEREYE GİDİYORSUNUZ?

{O, âlemler(İnsanlar) için yalnızca bir Zikir'dir (HATIRLATMADIR!)-Tekvir/26}!

 

 Word olarak yükle

 

 

 
 
 

 

SALÂT(Namaz)

 

KUR'ÂN-I KERÎM ÇÖZÜMÜ

2012 ® RADYO YANSIMALAR web sitesi. 24 saat yayın

www.allahvesistemi.orgg