KÜFÜR · Gerçeği örtme... Gerçeği ret…Gerçeği değerlendirememe
· Hakikatinden perdelenmek
· "Hakikat"indekini inkâr...
· Gerçeği (Hakk'ı), aslı olmayana (bâtıla) karıştırmak- bildiği hâlde gerçeği gizlemek
· Sâfiyeti (şuurunda) bozulmuş olmak
· Risâlet işlevini kavrayamamak
· Rasûlleri kendilerine apaçık delillerle geldiğinde inkâr etmek
· Allah gerçeğini örtmek(Hz.Rasûlullah’ı ve Hz.Rasûlullah’ın açıklayıp bildirdiği “Tanrı yoktur sadece Allah vardır” gerçeğini örtmek, reddetmek)
· Fıtratını zayi etmek, kaybolmak, Fıtratına bahşedilmiş kuvvelerini, mallarını, tertemiz nurlarını nefsani, bedensel yönde harcamak…
· Din'i, (varlıktaki sistem ve düzenin mutlak hâkimi-hükümranı olarak) Allâh'a kulluğunun farkındalığıyla yaşayamamak…
· Kendini veya karşındakinin ötesinde yönelecek bir varlık düşünmek
· Sanki Tanrı varmış gibi yaşayıp ötedeki veya ötesinndeki tanrıya taparak gerçeği örtmek ve inkâr etmek..
· O'nun dûnunda dilediğine tapınmak("Sistem ve düzende O'ndan başka etken gördüğü için Allâh'a kulluk edememek… Oysa, “Tanrı yok; sadece "HÛ"! Nasıl hakikati görmezsiniz!”)-Teslim olmuşluğunun farkındalığını yaşayamamak
· Allah'ın işaretleri hakkında mücadele edip tartışmak
· Allâh, TEK'liğine davet edildiğinde (vehmettiği-varsandığı benliğinden arınması teklif edildiğinde), inkâr etmek
· Allâh'ın inzâl ettiğine iman etmemek
· Birimsellik bilincinin, kendisi dışında varlığında tedbir ve tasarruf eden başka bir varlık olmadığı esasına dayalı olarak oluşturduğu inkâr…
· Birimsellik bilincinin, hakikati olan Esmâ mertebesindeki sınırsız özelliğe kayıt ve sınır getirmek…
· Allah yolundan saptırmak için Allâh'a endad (denk vehmettiği varlıklar) kabullenmek
· İmanı ve İslâm’ı reddetmek...
· İmanın gereğini uygulamamak
· Enfüsünde gördüğüyle âfaktaki hakikatten perdelenmek(Salâtı ikame edememek-âfakî ve enfüsî yönelişi yaşayamamak)
· Varlığındaki (B sırrı kapsamındaki) işaretleri (Esmâ'nın açığa çıkış özelliklerini) az bir dünya değerine değişmek
· Allâh, TEK'liğine davet ettiğinde (vehmettiği-varsandığı benliğinden arınmayı teklif ettiğinde), inkâr etmek…
· Allah’ın sıfatlarını (ilâhi sıfatları) örtme durumu…
· Allâh'ın, Rasûlüne inzâl ettiğinin inceliklerini anlamamaya daha yatkın olmak…
· Kendilerini “Nur”dan "zulmet"e ihraç eden “Tagut”u(gerçekte var olmayıp var sandıkları kuvveleri- fikirleri) veli edinmek...
· "Çokluk algılanması ardındaki gerçek Tek'lik"ten perdelenmenin sonucu, kendini yalnızca madde beden kabul ederek yaşamak, ölüp yok olup gitmek düşüncesi…
· Kendini diğer varlıklardan daha güçlü-daha kudretli olarak gören birimin hâli…
· Kişinin kendisini görürken, vehmî benliği ortadan kalkmamışken, Hakk'ın dışında varlıklar görme hâli devam ederken “ben Hakk'ım" demesi("Mülhime nefs" mertebesinin iyi tanınmamasının sonucu) ...
· Seyri âfâki"yi tamamlayamamak
· Allâh'ın işaretleri hakkında mücadele edip tartışmak
· Bâtılı seslendirmek
· Hakk'ı geçersiz kılmak için mücadele etmek
· İnsanın, "vehmiyle" bu olguya düştüğü, "çokluk algılanması ardındaki gerçek Tek'lik"ten perdelenmesi sonucu, kendini yalnızca madde beden kabul ederek yaşayıp, ölüp yok olup gideceğini kabullenmesi…
· ”Cennet” veya “Cehennem”i inkâr etme…( İster Dünya hayatı olsun, Cennet ve Cehennem hayatı olsun, bunların tümü de ilâhi isimlerin mânâlarının; kuvveden fiile çıkış hâlidir)
· Vereni inkâr etme...
· Nankörlük{ Aldığını değerlendirmeme(Şükretmeye çalışmama-İnsanlığını-yeryüzünde (bedende) halifeliğini ('B'illah işareti doğrultusunda Esmâ kuvveleriyle tasarruf gücünü) değerlendirip şükretmemek}
· Verilende, vereni görememek yüzünden, verenden perdelenmiş olma…
|
· Kâfir->Küfür ehli-Bilmeyen-İnkâr eden- Allah gerçeğini örten(Hz.Rasûlullah’ı ve Hz.Rasûlullah’ın açıklayıp bildirdiği “Tanrı yoktur sadece Allah vardır” gerçeğini örten, reddeden)-Rabbisinin aleyhine (olan şeylere) yardımcı olan/destek olan-Kendini veya karşındakinin ötesinde yönelecek bir varlık düşünen-Sanki Tanrı varmış gibi yaşayıp ötedeki veya ötendeki tanrıya tapan, bu yüzden gerçeği örten ve inkâr eden- Gerçeği değerlendiremeyen-Fıtratına bahşedilmiş kuvvelerini, mallarını, tertemiz nurlarını nefsani, bedensel yönde harcayan-O'nun dûnunda dilediğine tapınan("Sistem ve düzende O'ndan başka etken gördüğü için Allâh'a kulluk edemeyen… Oysa, “Tanrı yok; sadece "HÛ"! Nasıl hakikati görmezsiniz!”)-Teslim olmuşluğunun farkındalığını yaşayamayan-Sâfiyeti (şuurunda) bozulmuş olan-Kalbi(anlayışı) kilitlenen-Risâlet işlevini kavrayamayan-Rasûlleri kendilerine apaçık delillerle geldiğinde inkâr eden-Allâh'ın işaretleri hakkında mücadele edip tartışan-Allâh, TEK'liğine davet edildiğinde (vehmettiği-varsandığı benliğinden arınması teklif edildiğinde), inkâr eden-(Rahmet olarak; onu arındırmak-genişletmek için) bir durr (zarar, hastalık, sıkıntı) dokunduğunda, O'na yönlenip; Rabbine dua eden... Sonra ona (Rabbi) kendinden bir nimet lütfettiğinde, daha önce O'na dua ettiğini unutan ve O'nun yolundan saptırmak için Allâh'a endad (denk vehmettiği varlıklar) kabullenen-Hem nefslerini (bilinçlerini/kendilerini) hem de ehillerini (kuvvelerini/yakınlarını) hüsrana uğratacak şekilde yönlendiren(Bu, apaçık hüsranda olanın ta kendisidir!)-Sabredemeyen {Rabbinden (yaptığı her şeyin sonucunu kesinlikle yaşatacağını bilmediği için) korunamaz.}-Bâtılı seslendiren-Hakk'ı geçersiz kılmak için mücadele eden-Kendileri için Allâh'tan (hakikatlerinden) bir koruyucu olmayan-Velisi, onları "Nur"dan zulmete ihraç eden "Tagut" ((gerçekte var olmayıp var sandıkları kuvveler, fikirler) olan- İstidracı ortaya koyan- Allah’ın inzâl ettiği ile hükmetmeyen-İçinde yaşadığı evrensel "Sistem"i "Oku"yamadığı için kendi ayaklarıyla sonsuz bir azâba doğru yürümekte olan-"Kozası" dışındaki gerçekten "gaflet" hâlinde yaşayan- Arzı , benliği kadar; sonu ise cehennem olan -Kıyamet sürecinde hüsranı yaşayan-Bir dostu ve itaat ederse (kurtaracak) bir şefi olmayan- İnsanlık içinde en fazla yardıma muhtaç kişi Küfrüyle azıcık yaşayan-Nâr (ateş-radyasyon ortamı) ehli-Zâlim}
· Küfrün sebepleri{1-İmandan çok küfür hâline yakın olmak, 2-Risâlet işlevini kavrayamamak(“İman ettik” dediği gerçeği inkâr ettiği için kalbi (anlayışı) kilitlenir. Bu yüzdende Risâlet işlevini kavrayamaz), 3-Vehim yollu saptırıcıların(Şeytanların), (Hakikati inkâr ederek kâfir olup) insanlara küfrü öğretmesi}
·Allah nimetine küfür etmek {Allah nimetini(hakikat bilgisini) küfür(inkâr) ile değiştirmek-Aslı olmayana iman etmek-Semâlardan ve arzdan Allâh dûnundaki, kendileri için bir şeye mâlik olmayan ve kudreti olmayan şeylere tapmak-Allâh için emsal düşünmek}
·Rabbini (hakikatlerindeki Esmâ özelliklerini) küfür(inkâr) etmek(Hakikatten en büyük sapmanın ta kendisi)
· Rabbini(Hakikatlerindeki Esmâ özelliklerini) küfür(inkâr) edenlerin misâli...
· Küfür kelimesini söylemek(İslâm'ı kabulden sonra hakikat bilgisini inkâr etmek-Başaramayaacağı bir kötülüğe teşebbüs etmek-Sırf Allâh ve Rasûlü fazlından onları zenginleştirdiği için intikam almağa kalkmak-Yeryüzünde ne bir sahibi ve ne de bir yardımcısı olmak-Allâh fazlından verdiği halde, onunla cimrilik edip ve yüz çevirerek vaatlerinden dönmek-Yalancı olmak-Allâh'a sözlerini tutmamak(Allah’a kavuşacakları sürece kadar (Allâh'ın), bilinçlerinde ikiyüzlülüğü yaşatmasına yol açtı!)-Esmâ'sıyla kendi hakikatleri olan Allâh'ı ve Rasûlünü inkâr etmek.-Allah inancı bozulmuş olmak-Hakikati yaşayamamak-Bilinci hakikate kapalı-bozuk inançlı olmak )
· Ağızla “İman ettik” deyip, küfürde koşuşmak
· Küfür için mescid açmak("İyilikten başka bir amacımız yoktu" diye yemin ettiği, kesinlikle yalancı olduklarına Allah’ın şâhitlik ettiği kimselerin-Zâlimler topluluğunun mescid açması)
· Küfürde bir arttırma(Haram ayları ertelemek)
·Küfür itibariyle şiddetli olmak(Allâh'ın, Rasûlüne inzâl ettiğinin inceliklerini anlamamaya daha yatkın olmak
· Küfür ehli ile Hakikat ehli hiç aynı olur mu?
·Küfür ehlinin(Hakikat bilgisini inkâr edenin-nankörün-şükür etmeye, değerlendirmeye çalışmayanın) özellikleri-> {"Hakikat"indekini inkâr eder-Bilmez-Hz.Rasûlullah’ı ve Hz.Rasûlullah’ın açıklayıp bildirdiği “Tanrı yoktur sadece Allah vardır” gerçeğini örter, reddeder-Allah gerçeğini örter-Kendini veya karşındakinin ötesinde yönelecek bir varlık düşünür-Sanki Tanrı varmış gibi yaşayıp ötedeki veya ötendeki tanrıya tapar, bu yüzden gerçeği örten ve inkâr eder-Nankörlük eder (Şükür etmeye, gerçeği değerlendirmemeye çalışmaz)-Fıtratına bahşedilmiş kuvvelerini, mallarını, tertemiz nurlarını nefsani, bedensel yönde harcar-O'nun dûnunda dilediğine tapınır("Sistem ve düzende O'ndan başka etken gördüğü için Allâh'a kulluk edemez… Oysa, “Tanrı yok; sadece "HÛ"! Nasıl hakikati görmezsiniz!”-Teslim olmuşluğunun farkındalığını yaşayamayaz-Sistem ve düzeninde O'ndan başka etken görmemek üzere Allâh'a kulluk edemez-Sâfiyeti (şuurunda) bozulmuştur-Kalbi(anlayışı) kilitlenmiştir-Risâlet işlevini kavrayamaz-Rasûlleri kendilerine apaçık delillerle geldiğinde inkâr eder-Allâh'ın işaretleri hakkında mücadele edip tartışır-Allâh, TEK'liğine davet edildiğinde (vehmettiği-varsandığı benliğinden arınması teklif edildiğinde), inkâr eder-(Rahmet olarak; onu arındırmak-genişletmek için) bir durr (zarar, hastalık, sıkıntı) dokunduğunda, O'na yönlenir; Rabbine dua eder... Sonra ona (Rabbi) kendinden bir nimet lütfettiğinde, daha önce O'na dua ettiğini unutur ve O'nun yolundan saptırmak için Allâh'a endad (denk vehmettiği varlıklar) kabullenir-Hem nefslerini (bilinçlerini/kendilerini) hem de ehillerini (kuvvelerini/yakınlarını) hüsrana uğratacak şekilde yönlendirir(Bu, apaçık hüsranda olanın ta kendisidir!)-Sabredemez {Rabbinden (yaptığı her şeyin sonucunu kesinlikle yaşatacağını bilmediği için) korunamaz.}-Rabbine isyan eder (Varlığındaki mutlak tedbirini görmezden gelir)-Hakikat bilgisini inkâr eder-Bâtılı seslendirir-Hakk'ı geçersiz kılmak için mücadele eder-Kendileri için Allâh'tan (hakikatlerinden) bir koruyucusu yoktur- Velisi, onları "Nur"dan zulmete ihraç eden "Tagut" (gerçekte var olmayıp var sandıkları kuvveler, fikirler) tur-İstidrac ortaya koyar-Allah’ın inzâl ettiği ile hükmetmez-Varlığındaki(B sırrı kapsamındaki) işaretlerini (Esmâ'nın açığa çıkış özelliklerini), az bir dünya değerine değişir-İçinde yaşadığı evrensel "Sistem"i "Oku"yamadığı için kendi ayaklarıyla sonsuz bir azâba doğru yürümektedir-"Kozası" dışındaki gerçekten "gaflet" hâlinde yaşar-Arzı, benliği kadar; sonu ise cehennemdir-Kıyamet sürecinde hüsranı yaşar.-Bir dostu ve itaat ederse (kurtaracak) bir şefi yoktur-Hem nefsini (bilinçlerini/kendilerini), hem de ehlini (kuvvelerini/yakınlarını) hüsrana uğratacak şekilde yönlendirir (kendi toplumunu hakikatin getirisi olmayan yaşama indirir-Apaçık bir hüsran!)-İnsanlık içinde en fazla yardıma muhtaç kişidir-Küfrüyle azıcık yaşar-Nâr (ateş-radyasyon ortamı) ehlidir-Kaynar sudan içer-Acı bir azap yaşar-Zâlimdir(Hakikatinin hakkını veremez)-İnkârının karşılığında nefsindeki hakikati örter.}
· Sâfiyeti bozulmuş olduğundan, apaçık delilleri inkâr eder-Hakikat bilgisinin bir kısmına iman edip bir kısmını inkâr eder.
· Varlığındaki(B sırrı kapsamındaki) işaretlerini (Esmâ'nın açığa çıkış özelliklerini), az bir dünya değerine değişir.
· Hem nefsini(bilinçlerini/kendilerini), hem de ehlini(kuvvelerini/yakınlarını) hüsrana uğratacak şekilde yönlendirir(Kendi toplumunu hakikatin getirisi olmayan yaşama indirir-Apaçık bir hüsran!)
· Fiilen küfür (Hakikati inkâr) hâlinde olanların velisi, onları "Nur"dan zulmete ihraç eden "Tagut"tur((gerçekte var olmayıp var sandıkları kuvveler, fikirler)
· Hakikat bilgisini inkâr edenler, birbirlerinin sahipleridir (birbirlerine arka çıkarlar)!
· Küfrün sonuçları
· Hakikat bilgisini inkâr edenler için hazırlananlar{Silsileler (zincirler-toplumsal şartlanmalar ve değer yargıları)-Ağlal (boyun bağları-bedenselliğin bağları)-Alevli ateş-yanış}
· Küfür ehlinin ne bir dostu ve ne de itaat ederse(kurtaracak) bir şefi vardır(Onlar için Allâh'tan (hakikatlerinden) bir koruyucu da yoktur.)
· (Hakikat bilgisini inkâr eden) küfür ehli için Rablerinin gerçekleşen sözü ("Onlar Nâr (ateş-radyasyon ortamı) ehlidir")
· Hakikat bilgisini inkâr edenler, küfürlerinin sonucu olarak bir kaynar sudan içerler ve acı bir azap yaşarlar
· Allah, kulları için küfre{Nankörlüğe; fıtratlarını zayi etmelerine, kaybolmalarına-Din'i, (varlıktaki sistem ve düzenin mutlak hâkimi-hükümranı olarak) Allâh'a kulluğunun farkındalığıyla yaşayamamalarına} razı olmaz…(Yalancı olup, hakikati inkâr eden kimseye hidâyet etmez!.)
· Allah, hakikat bilgisini inkâr edenleri(iman etmediği için) sevmez!{Küfür edenin(İnkâr edip-imanın gereğini uygulamayanın) inkârı, kendi zararınadır}
· Tüm Arzdakiler küfür (Hakikati inkâr, nankörlük) etse, (iyi bilin ki) Allah elbette Ganiyy’dir, Hamiyd’dir.
· Kâfir olup(Varlığındaki Hakikati inkâr edip), bu anlayışla ölenin âkıbeti
· Allah’ın-meleklerin ve bütün insanların lâneti, Hakikati inkar edenler üzerinedir.
· Lânetin/(Uzaklığın) sonuçlarını sonsuza dek yaşarlar
· HATIRLAT! Sen ancak bir hatırlatıcısın (hakikatlerini hatırlatmak için irsâl oldun!-Onlar üzerine musallat olan zorba değilsin!)
Word olarak yükle
Kurân-ı Kerim Çözümü