.

 

kavramlar.jpg (6719 bytes)

 

TEVEKKÜL

 

 

ALLAH’I ÖZÜNDE VEKİL TUTMAK,

BÂTINEN TEDBİR ALMA KUVVESİNİ DEVREYE SOKMAKTIR!

 Tevekkül, olaya tedbirle yaklaşmamak değil; ne olursa olsun, olanın Allah’ın takdiriyle bu şekilde meydana geldiğini görmektedir!.

“Allah’ı -özünde- vekil tutmak”, bâtınen tedbir alma kuvvesini devreye sokmaktır; işi başkasına ve dışındaki tanrıya havale etmek değil!

Burayı iyi anlamaya çalışın.

ara.jpg (366 bytes)

 

ÖNCE TEVEKKÜL ETMEK…

SONRA YAŞAMAK!

Zordur dostum olan-bitenden razı olmak… İman ister! Lâfıyla değil, idrakıyla ve hazmıyla iman!…

Kafanda yarattığın ve "ALLAH" ismiyle etiketlediğin tanrına iman, kolaydır… Senin fikrine uygun gelmeyince de olaylar, onu kolaylıkla yargılayabilirsin!…

Anlayışı kıt olanlar tedbir almaz ve bilinçsiz bir şekilde, “ben tevekkül ettim” der!.. Bilmez ki, tedbir almadan tevekkül etmek, büyük çoğunlukla ahmakların harcıdır!.

Anlayışı sınırlılar ve anlayışı kıtlar izahtan da bir şey anlamadıkları ve sadece papağan gibi ezberlediklerini tekrar ettikleri için; onlara hiç bir açıklama kâr etmez!.

Bu yüzden, önce onlara iki misâl vererek, bir an duraklamalarını sağlayıp; bu arada fırsattan istifade, basiret sahiplerine yararlı olur umuduyla, bir gerçeği vurgulamaya çalışalım.

Allah Rasûlü Muhammed Mustafa aleyhisselâm diyor ki:

“Deveni bağla, ondan sonra tevekkül sahibi olarak yaşa…”

Meşhur Halife Ömer, ordusuyla Şam önüne geldiğinde, şehirde veba hastalığı salgını olduğunu öğreniyor; ve, “geri dön” emri veriyor orduya!. Soruyorlar:

-Allah’ın kaderinden mi kaçıyorsun?

El cevap:

-Allah’ın kaderinden Allah’ın hükmüne sığınıyorum!.

1965 yılından beri tüm yazılarımda, “kaderin mutlakiyeti ve değişmezliği” üzerine yazmışken, şimdi fikir mi değiştirdim?

Kesinlikle hayır!.

Kader hakkında 1965’te ne düşünüyorsam, bugün de aynını düşünüyorum; ve bu konuyu da bugün hiç bir yayında bulamayacağınız kapsamda, “AKIL ve İMAN” isimli kitapta açıkladım… Buna rağmen hâlâ görüyorum ki, büyük ekseriyet, tevekkül-tedbir ikilemini çözebilmiş değil.

ara.jpg (366 bytes)

 

ALLAH SİSTEMİ GEREĞİ TEDBİR ALMAK

Kafanda yarattığın ve “ALLAH” ismiyle etiketlediğin tanrına iman, kolaydır… Senin fikrine uygun gelmeyince de olaylar, onu kolaylıkla yargılayabilirsin!…

Ama mercimek kadar aklınla, evrenin “e”sini dahi kavramamışken; evrenin Yaratanını yargılamaya kalkman, senin ancak psikiyatristlerin alanına girdiğini gösterir…

Eğer birazcık gerçekleri görmek, anlamak ve kendi yaşamını ona göre düzenlemek gibi bir arzun varsa, içinde yaşadığın sistemi fark etmeye çalış… Sistemin gereği olan “tedbir”i terkedip; hayâlindeki tanrına bırakırsan işini, görürsün sonunu!

Yarın bakarsın, deprem olur; öbürgün sel ya da ayaklanma, isyan!.. Dünyada çeşitli ülkelerde bunlar hep olageliyor!… Ve olup bitenler içinde, nîce kurular da yanıyor yaşlar yanında!

Sen bunlarla kafanı yorup, “dünyalığımı nasıl kurtarırımla” gününü tüketirsen; yarın sana da isabet edecek olan ölüm sonrasında, kendine çok yazık edersin…

Acıyanın da olmaz!

ara.jpg (366 bytes)

 

ALDIĞIMIZ TEDBİRLERİN TÜMÜ DE

KADER DIŞINDA VE KADERE RAĞMEN DEĞİL;

AKSİNE, KADERİN SONUCUDUR!

Kesinlikle biliniz ki…

Benim imanımdır ki…

Kader kesindir ve asla değişmez!.

Bizim aldığımız tedbirlerin tümü de kader dışında ve kadere rağmen-karşı değil; aksine, kaderin sonucudur!.

İçinde bulunduğunuz şartlar ne olursa olsun, o konuda alabileceğiniz bir tedbir varsa, her ne ise, az veya çok; kuvvetli veya zayıf; kapsamlı veya dar plânda, hemen o tedbiri alınız!.

Biliniz ki, aldığınız tedbir de, takdirin gereği ve kaderin sonucu olarak alınmaktadır!.

Yanlışlık, tedbirin alınmasında değil; takdirin, tedbirle değiştirilebileceği düşüncesindedir!.

35 yıl önce de dediğim; 1966 yılında yayınladığım “TECELLİYÂT” isimli kitabımda yazdığım üzere, “Tedbir, takdirdendir”!.

Dünya hikmet yurdudur; ve bu dünyada oluşan her şey, kendinden evvelki sebepler etkisiyle yönünü bulur… Bu yaratan Allah’ın sistem ve düzenidir.

Bir olaya karşı, tedbir almayarak tevekkül ettiğini, söyleyenin hâli, takdirinde, tedbir alma durumunun söz konusu olmayışındandır!.

Kim, ne zaman, nerede, hangi şartlar altında tedbir alarak, o olaya yön veriyorsa, bu da, takdirin o istikâmette oluşundandır!.

ara.jpg (366 bytes)

 

HAS ÜL HAVAS, TEDBİR ALIR;

TAKDİR EDENİ MÜŞAHEDE EDER;

TEDBİRİN, TAKDİR EDENİN TAKDİRİYLE AÇIĞA ÇIKTIĞINI SEYREDER!

Avam, tedbir alır; tevekkülden uzaktır!.

Havas, tedbiri terk eder; takdir neyse o olur; diyerek takdir edeni görmeye çalışır!.

Has ül havas, tedbir alır; takdir edeni müşahede eder; tedbirin, takdir edenin takdiriyle açığa çıktığını seyreder… Seyreden, “Kendi” olur!.

İşte, “şirki hafî” yani gizli şirk bu üçüncülerde ortadan kalkmıştır!.

Mutlak olarak takdir edilen yaşanacaktır, tüm tedbirlerle beraber..

17 Nisan yeni hicrî yılın ilk günü; ve Ay, Koç burcunda doğuyor yeni senenin ilk gününde… Koç Burcunda doğan Ay’la başlayan yeni sene önemli bir başlangıca işaret ediyor 1999 içinde olmakla birlikte!.

Dünya, aynı zamanda Kova çağına adım atıyor!.

Haziran’da Akrep burcuna dönecek olan Şiron, Ekim’e kadar, hidayetten son nasiplerini almaları için, Güneş’i veya yükselen burcu Akrep’te olanlara son bir şans ulaştıracak!… Sonra geri dönmemek üzere Yay burcunda ilerliyecek.. Yeniden Plütonla buluşacak.. Uranüsle, Neptün’le omuz omuza verecek.. Dahi, Beyaz At’ı bekleyecek…

Allah takdiri, olayları oluşturacak sebepler silsilesi içinde açığa çıkacak!. Ve bizler, “ân” içre oluşmuşu seyredeceğiz, kapasitemiz kadarıyla.. Ahmak, yediği ekmek ya da baldan aldığı enerjiyi inkâr edecek kozmik etkileri inkâr ederken; farkında olmadan!… Göğe oturttuğu tanrısına imanını savunurken!

Ârif, tevekkülden, bahsedip, tedbiri bir yana bırakırken…

Âlim ve vâris, tedbirin Hakk’ın takdirinin açığa çıkması olduğu müşahedesi içinde; elinden gelen tedbiri son noktasına kadar uygulayacak!.

Sonuçta, kâinat yaratılmazdan önce, “Ân” içre planlanmış olanlar, aynıyla, projeden uygulamaya girecek “mahlûkun zamanı” içinde, Yaratanın indindeki, bir “hiç” ve “yok” olarak!.

Kimi kavga edecek, senaryo gereği!… Kimi, gülerek, ya da acıyarak seyredecek!. Bu arada nîce beyinler, ancak salata niyetine gidecek!

Ve, bir kere daha perde inecek!.

La havle velâ kuvvete illâ “B”illah!.

Allah!…

Hû!.

 ara.jpg (366 bytes)

“ALLAH” DE, ÖTESİNİ BIRAK!

(Soru:Üstadım... Tedbir ve Tevekkül konusunu nasıl anlamalıyız?)

TEK'ten başka bir şey olmadığına göre, tedbir nereye? Tevekkül kime olacak?...

"ALLAH" de, ötesini bırak!... Gerekeni yap!...

ara.jpg (366 bytes)

 

“SİSTEM” GERÇEĞİNİN

ALLAH YARATISI OLDUĞUNU FARK ETMEYENLER,
PAHASINI ÖDERLER!

 Sormuşlar:

-Deprem sigortası yaptıralım mı; tevekkül mü edelim?

Cevap vermiş:

-Yarına Allah kerîm, hayırlısı olsun;

deyip çalışmaktan vazgeçerek; geleceğe dönük bin türlü plan yapıp tedbir almaktan yüz çevirerek; hattâ, daha abartılı şekliyle, tevekkül ediyorum deyip, yemek yemeyi terkederek mi yaşıyorsunuz?
Yoksa bütün bunları yapıp; sonra da tevekkül sahibi olduğunuzu; kadere iman sahibi olduğunuzu mu düşünüyorsunuz?.

Sistem gerçeğinin Allah yaratısı olduğunu fark etmeyenler pahasını öderler!. Mâzeret ve cehâlet geçersizdir!. 

ara.jpg (366 bytes)

 

İNSANLAR KENDİ EBEDİ GELECEKLERİNİ DÜŞÜNEREK

ONA GÖRE TEDBİR ALMIYORLARSA, YAŞAMLARI

IZDIRAP VE HÜSRANLARLA SONA ERECEĞİ GİBİ,

SONSUZLUK YAŞAMINDA DA AZAP VE HÜSRANLAR

SON BULMAYACAKTIR!

İçinde yaşadığımız Sistem ve Düzenin gerçek kanunlarını okuyamıyorsak, daha çok üzülürüz!.

Bir adam çıkıyor, yanına üç-beş kişi toplayıp gücü eline geçiriyor; ve yüzbinleri, milyonları ölüme götürebiliyor!.. Oysa milyonlarla ölenin hepsi mi suçlu?

Tarihe bir bakın… Dün de öyle, bugün de böyle!.

Toplumlar, bilinçsizce başa geçirdiğinin pahasını çok ağır ödüyor!

Sistemi böyle kurulmuş bir dünyada, insanlar, kendi ebedi geleceklerini düşünerek ona göre tedbir almıyorlarsa, yaşadıkları süreç büyük ızdıraplarla ve hüsranlarla sona ereceği gibi; sonsuzluk yaşamında da bu azap ve hüsranlar son bulmayacaktır!.

Bugün, “ne yapayım elimde değil ki” diyerek toplumun size çizdiğini yaşıyorsunuz ve kendinizi teselli ediyorsunuz; ama ölümötesi boyutta, yalnızca kendi yaşamınızın getirisi sonuçlarını yaşayacaksınız!.

Bugünkü teselliler de o gün geçerli olmayacak… Yaptıklarınızın karşılığından başka bir şeyin, yaşanmadığı o ortamda!.

Kendinizi aldatmayın… Bildiklerinizin gereğini yaşıyor musunuz?

Hesap görücü olarak vicdanınız (nefsiniz) yetecektir”!.

Ahmed Hulûsi

 

 KUR'ÂN-I KERÎM ÇÖZÜMÜ

 

Yayınlarımızın Telif Hakkı Yoktur. Sitemizdeki tüm bilgiler, Hz. MUHAMMED'in (aleyhisselâm) bildirip açıkladığı "ALLAH" ismiyle işaret edilenin hakikatinin ne olduğunun öğrenilmesi ve "DİN" denilen yaşam sisteminin bu vizyonla değerlendirilebilmesi için, tüm insanlarla karşılıksız paylaşılmak üzere hazırlanmıştır. Tüm yayınlarımızı ücretsiz okur; dinler, bilgisayarınıza indirebilir, çoğaltabilir; YAZAR ve KAYNAK BELİRTMEK ŞARTIYLA her yoldan bütün çevrenizle paylaşabilirsiniz. Allah ilmine karşılık alınmaz. Prensibimiz maddî ya da manevî karşılıksız paylaşımdır.

www.allahvesistemi.org